28 Şubat 2017 Salı
Türk Büyükelçi Alman Dışişlerine Çağrıldı
Almanya Federal Dışişleri Bakanlığından yapılan açıklamada, Türkiye'nin Berlin Büyükelçisi Kemal Aydın'ın Türk uyruklu Alman vatandaşı Die Welt gazetesi muhabiri Deniz Yücel'in tutuklanmasıyla alakalı bakanlığa çağrıldığı bildirildi. Federal Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel'in Büyükelçi Aydın'dan Deniz Yücel'in tutuklanmasıyla alakalı bilgi aldığı öğrenildi.
Etiketler:
DÜNYA,
SON DAKİKA
Yer:
İstanbul, Türkiye
WhatsApp'tan Çok Konuşulacak Bir Özellik Daha Geliyor
WhatsApp platforma çok konuşulacak bir özellik entegre etmek için kolları sıvadı. 1 milyardan fazla aktif kullanıcısı bulunan WhatsApp mesajlaşma alışkanlıklarımızı kökünden değiştirmeye hazırlanıyor. Şirkete yakın kaynaklara dayandırılan iddiaya göre, yeni özellikle WhatsApp iş dünyasını gözüne kestirdi. Henüz resmiyet kazanmaya özelliğin adının `"WhatsApp for Business` olması ve küçük ve orta ölçekli iş yerleri için yeni bir mesajlaşma platformu oluşturması bekleniyor. Ancak söz konusu özellik şu an için sadece Hindistan`da kullanılıyor. Zira Facebook`un bünyesinde bulunan WhatsApp bu özelliği test etmek için bu ülkeyi seçti. Söz konusu durum tüm kullanıcılara sunulmayacağı da gelen bilgiler arasında.
Sosyal medya devi 2014 yılında işletmelerin Facebook hesaplarını, reklam hesaplarını ve ödeme şekillerini bir yerden yönetme imkanı sunan Facebook Business Manager uygulaması kullanıma sunmuştu.
Sosyal medya devi 2014 yılında işletmelerin Facebook hesaplarını, reklam hesaplarını ve ödeme şekillerini bir yerden yönetme imkanı sunan Facebook Business Manager uygulaması kullanıma sunmuştu.
Etiketler:
EKONOMİ,
SON DAKİKA
Yer:
İstanbul, Türkiye
Melih Gökçek FETÖ İle İlgili Yeni Uyarılar Yaptı !!!
Başkanı Gökçek, twitter üzerinden yaptığı FETÖ’nün yeni planını deşifre eden açıklamasında; “Olay şöyle gerçekleştirilecekmiş; herkes gece yarısı uykuda iken, saat 04-05 sıralarında Ankara ve İstanbul’da 20 ayrı noktaya, diğer vilayetlerde 2-3 noktaya,100-200 askerle ani baskın yapılacak ve hedef kişiler infaz edilecek” diyerek, “Türk ordusunun şerefli subay ve astsubaylarına çağrıda bulunuyorum, darbecileri ihbar edin ki temizlik daha çabuk olsun” şeklinde konuştu.
Başkan Gökçek, “Bilinmeli ki bu ordu benim ordum, El-Bab'da çarpışıp şehit olan bu şerefli ordumla gurur duyuyorum” twitlerini attı.
Türk Silahlı Kuvvetleri’nin kahramanlık destanı yazan mücadelesinden çeşitli kareler de paylaşan Başkan Gökçek, “Fotoğraflarını gördüğünüz bu orduyla şeref duymayan dünyanın en şerefsiz insanıdır” tweetini paylaştı.
“Bomba gibi haber”
“Ancak şimdi size bomba gibi bir haberim var. Duyduğunuzda şok olacaksınız” diyerek twitlerine devam eden Başkan Gökçek, “Tankla topla bundan böyle darbe yapamayacağını anlayan FETÖ’cülerin suikastlarla yola devam edeceğini söylemiştik. Bu konuda değişik çabaların olduğu, ancak devlet erkanının iyi korunması dolayısıyla amaçlarına ulaşamadıkları biliniyor” dedi.
FETÖ’nün, FETÖ’cü subaylara, özellikle AK Parti'ye karşı olan bazı subaylarla işbirliği yapmalarını ve yeni bir anlayışla 'tanksız topsuz bir infaz darbesi' gerçekleştirmelerini talimat olarak verdiğini kaydeden Başkan Gökçek, “Olay şöyle gerçekleştirilecekmiş... Herkes gece yarısı uykuda iken saat 04-05 sıralarında Ankara ve İstanbul’da 20 ayrı noktaya, diğer vilayetlerde 2-3 noktaya100-200 askerle ani baskın yapılacak ve hedef kişiler infaz edilecek” uyarılarında bulundu.
Başkan Gökçek, milyonlarca takipçisiyle şu twitleri paylaştı:
“Sevgili twit alemi, sizlere bu gece tarihi bir açıklama yapacağım. Son zamanlarda yaptığım açıklamalar FETÖ camiasında inanılmaz bir paniğe neden oldu. Biliyorsunuz bir tartışma başlatmıştık.Türkiye'de yeniden bir darbe olur mu? Olamaz, çünkü darbe karşıtı olarak meydanlarda darbecilere karşı mücadele eden on binlerce genç şu anda asker. Subaylar, bu askerleri kıtadan çıkarmaya çalışsa, bu askerler o subayların emrini dinlemez, hesap sorar, hatta tehlike görürse çatışır dedim. Hadi birilerini ikna edip sokağa çıksalar, bu kez halkla karşı karşıya gelirler. Halk geçen sefer silah olmadan bedenleriyle karşı çıkmıştı, bu kez silahları ile çıkarlarsa kan dökülür. Çünkü halk arasında inanılmaz bir silahlanma var demiştim. Arkasından şunu ilave etmiştim; Ben bu silahlanmayı kesinlikle tasvip etmiyorum. Ama gerçekleri görmemek için başımızı kuma gömemeyiz. Bunun için tedbir alınmalı ve tüm silahlar devlet tarafından kontrol altına alınmalı dedim.
Son birkaç gün içinde enteresan gelişmeler oldu. İfadelerimin muhatabı kesinlikle FETÖ’cü subaylar iken durumdan vazife çıkaran ve darbe sırasında FETÖ’ye karşı olduğunu bildiğim birilerinden acayip tepki ve yorumlar geldi; "Gökçek halkı orduya karşı silahlandırıyor" diye.
Cevabım şimdi yerine oturacak. ‘Çüşş geri zekalı. Ben senin anlama kabiliyetine tüküreyim. Bilinmeli ki bu ordu benim ordum. El-Bab'da çarpışıp şehit olan bu şerefli ordumla gurur duyuyorum. Aşağıda fotoğraflarını gördüğünüz bu orduyla şeref duymayan dünyanın en şerefsiz insanıdır. Ancak şimdi size bomba gibi bir haberim var. Duyduğunuzda şok olacaksınız. Tankla topla bundan böyle darbe yapamayacağını anlayan FETÖ’cülerin suikastlarla yola devam edeceğini söylemiştik.
Bu konuda değişik çabaların olduğu, ancak devlet erkanının iyi korunması dolayısıyla amaçlarına ulaşamadıkları biliniyor. İşte Feto’nun talimatı ve yeni çabalar. FETÖ; FETÖ’cü subaylara özellikle AK Parti'ye karşı olan bazı subaylarla işbirliği yapmalarını ve yeni bir anlayışla 'tanksız topsuz bir infaz darbesi' gerçekleştirmelerini talimat olarak verdi. Olay şöyle gerçekleştirilecekmiş...Herkes gece yarısı uykuda iken gece yarısı saat 04-05 sıralarında Ankara ve İstanbul’da 20 ayrı noktaya, diğer vilayetlerde 2-3 noktaya,100-200 askerle ani baskın yapılacak ve hedef kişiler infaz edilecek.
Bu suretle halkla karşı karşıya gelmeden mesele halledilecekmiş. Ey darbeciler sizi takip ediyoruz ve bütün tezgahlarınızı öğreniyoruz. Biz sizi gece yarısı operasyonunuzda da bekliyoruz. Gelin ki bu millet size gene dersinizi versin...Gene hezimete uğrayacaksınız. FETÖ’cülerde amaç referandumdan önce son çıkışı yapmak. Çünkü referandumdan evet çıkmasını kendilerinin kesin sonu olarak görüyorlar. Türk ordusunun şerefli subay ve astsubaylarına çağrıda bulunuyorum.
Bu darbecileri ihbar edin ki temizlik daha çabuk olsun. Biz şerefli ordumuzla gurur duyuyoruz. Ama darbecilere bu ordu haram. Yaşasın bu ülkenin birliği için canlarını veren ve vermeye hazır olan şerefli Türk ordusu.”
Başkan Gökçek, “Bilinmeli ki bu ordu benim ordum, El-Bab'da çarpışıp şehit olan bu şerefli ordumla gurur duyuyorum” twitlerini attı.
Türk Silahlı Kuvvetleri’nin kahramanlık destanı yazan mücadelesinden çeşitli kareler de paylaşan Başkan Gökçek, “Fotoğraflarını gördüğünüz bu orduyla şeref duymayan dünyanın en şerefsiz insanıdır” tweetini paylaştı.
“Bomba gibi haber”
“Ancak şimdi size bomba gibi bir haberim var. Duyduğunuzda şok olacaksınız” diyerek twitlerine devam eden Başkan Gökçek, “Tankla topla bundan böyle darbe yapamayacağını anlayan FETÖ’cülerin suikastlarla yola devam edeceğini söylemiştik. Bu konuda değişik çabaların olduğu, ancak devlet erkanının iyi korunması dolayısıyla amaçlarına ulaşamadıkları biliniyor” dedi.
FETÖ’nün, FETÖ’cü subaylara, özellikle AK Parti'ye karşı olan bazı subaylarla işbirliği yapmalarını ve yeni bir anlayışla 'tanksız topsuz bir infaz darbesi' gerçekleştirmelerini talimat olarak verdiğini kaydeden Başkan Gökçek, “Olay şöyle gerçekleştirilecekmiş... Herkes gece yarısı uykuda iken saat 04-05 sıralarında Ankara ve İstanbul’da 20 ayrı noktaya, diğer vilayetlerde 2-3 noktaya100-200 askerle ani baskın yapılacak ve hedef kişiler infaz edilecek” uyarılarında bulundu.
Başkan Gökçek, milyonlarca takipçisiyle şu twitleri paylaştı:
“Sevgili twit alemi, sizlere bu gece tarihi bir açıklama yapacağım. Son zamanlarda yaptığım açıklamalar FETÖ camiasında inanılmaz bir paniğe neden oldu. Biliyorsunuz bir tartışma başlatmıştık.Türkiye'de yeniden bir darbe olur mu? Olamaz, çünkü darbe karşıtı olarak meydanlarda darbecilere karşı mücadele eden on binlerce genç şu anda asker. Subaylar, bu askerleri kıtadan çıkarmaya çalışsa, bu askerler o subayların emrini dinlemez, hesap sorar, hatta tehlike görürse çatışır dedim. Hadi birilerini ikna edip sokağa çıksalar, bu kez halkla karşı karşıya gelirler. Halk geçen sefer silah olmadan bedenleriyle karşı çıkmıştı, bu kez silahları ile çıkarlarsa kan dökülür. Çünkü halk arasında inanılmaz bir silahlanma var demiştim. Arkasından şunu ilave etmiştim; Ben bu silahlanmayı kesinlikle tasvip etmiyorum. Ama gerçekleri görmemek için başımızı kuma gömemeyiz. Bunun için tedbir alınmalı ve tüm silahlar devlet tarafından kontrol altına alınmalı dedim.
Son birkaç gün içinde enteresan gelişmeler oldu. İfadelerimin muhatabı kesinlikle FETÖ’cü subaylar iken durumdan vazife çıkaran ve darbe sırasında FETÖ’ye karşı olduğunu bildiğim birilerinden acayip tepki ve yorumlar geldi; "Gökçek halkı orduya karşı silahlandırıyor" diye.
Cevabım şimdi yerine oturacak. ‘Çüşş geri zekalı. Ben senin anlama kabiliyetine tüküreyim. Bilinmeli ki bu ordu benim ordum. El-Bab'da çarpışıp şehit olan bu şerefli ordumla gurur duyuyorum. Aşağıda fotoğraflarını gördüğünüz bu orduyla şeref duymayan dünyanın en şerefsiz insanıdır. Ancak şimdi size bomba gibi bir haberim var. Duyduğunuzda şok olacaksınız. Tankla topla bundan böyle darbe yapamayacağını anlayan FETÖ’cülerin suikastlarla yola devam edeceğini söylemiştik.
Bu konuda değişik çabaların olduğu, ancak devlet erkanının iyi korunması dolayısıyla amaçlarına ulaşamadıkları biliniyor. İşte Feto’nun talimatı ve yeni çabalar. FETÖ; FETÖ’cü subaylara özellikle AK Parti'ye karşı olan bazı subaylarla işbirliği yapmalarını ve yeni bir anlayışla 'tanksız topsuz bir infaz darbesi' gerçekleştirmelerini talimat olarak verdi. Olay şöyle gerçekleştirilecekmiş...Herkes gece yarısı uykuda iken gece yarısı saat 04-05 sıralarında Ankara ve İstanbul’da 20 ayrı noktaya, diğer vilayetlerde 2-3 noktaya,100-200 askerle ani baskın yapılacak ve hedef kişiler infaz edilecek.
Bu suretle halkla karşı karşıya gelmeden mesele halledilecekmiş. Ey darbeciler sizi takip ediyoruz ve bütün tezgahlarınızı öğreniyoruz. Biz sizi gece yarısı operasyonunuzda da bekliyoruz. Gelin ki bu millet size gene dersinizi versin...Gene hezimete uğrayacaksınız. FETÖ’cülerde amaç referandumdan önce son çıkışı yapmak. Çünkü referandumdan evet çıkmasını kendilerinin kesin sonu olarak görüyorlar. Türk ordusunun şerefli subay ve astsubaylarına çağrıda bulunuyorum.
Bu darbecileri ihbar edin ki temizlik daha çabuk olsun. Biz şerefli ordumuzla gurur duyuyoruz. Ama darbecilere bu ordu haram. Yaşasın bu ülkenin birliği için canlarını veren ve vermeye hazır olan şerefli Türk ordusu.”
Etiketler:
SİYASET,
SON DAKİKA
Yer:
İstanbul, Türkiye
Ege Üniversitesinde Rektör Krizi, Açığa Alındı
Yüköğretim Kurulu (YÖK), Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Cüneyt Hoşcoşkun, hakkında yürütülen soruşturmanın selamati açısından açığa alındığını açıkladı.
Ege Üniversitesi Rektörlüğüne vekaleten YÖK Üyesi Prof. Dr. Beril Dedeoğlu'nun atandığı bildirildi.
Ege Üniversitesi Rektörlüğüne vekaleten YÖK Üyesi Prof. Dr. Beril Dedeoğlu'nun atandığı bildirildi.
Etiketler:
EĞİTİM,
SON DAKİKA
Yer:
İstanbul, Türkiye
Hürkuş-C 2018'de TSK’nın Envanterine Girecek
Türk mühendislerinin ürünü olan ve terörle mücadeleye yakın hava desteği sunması için TAİ tarafından geliştirilen milli eğitim uçağı Hürkuş’un silahlı hali görüntülendi.
Hürküş-C, silah sistemleri dışında dijital güvenli haberleşme ile video ve veri linki sayesinde görüntü aktarımı da yapabilecek. Kara Kuvvetleri Komutanlığına verilecek Hürkuş-C’de, yerli üretimle elde edilen milli mühimmatlar anti tank füzesi UMTAS ile hafif zırhlı/zırhsız sabit ve hareketli hedefler için kullanılan Cirit füzesi bulunuyor.
İHA’dan en büyük farkı...
Termal görüntüleme ve nişangah sistemine sahip olan Hürküş-C’de, zırhlandırılmış yapı, kendini koruma sistemi, gece görüş uyumlu sayısal kokpit ve gelişmiş aviyonik sistemler bulunuyor. 7 adet harici yük istasyonu bulunan ve bin 500 kilograma kadar harici yük kapasitesi bulunan Hürküş-C’nin silahlı İHA’dan en büyük farkı ise taşıma kapasitesi olacak.
2018 yılında TSK’nın envanterine girecek olan Hürkuş-C’de, lazer güdümlü füzelerin dışında iki tane 12.7 milimetrelik makineli tüfek bulunuyor. Ayrıca, kanat altındaki potlara 8’er kilometre menzile sahip UMTAS ile Cirit füzesi takılacak olan milli uçakta, Roketsan üretimi lazer güdümlü roket Mızrak ile birlikte eğitim bombaları BDU33 ve MK106’da kullanabilecek.
Sahada çatışan birliklere yakın atış desteği verecek olan Hürkuş-C’nin en önemli avantajları, 4 saati geçen uzun havada kalma süresi ile dar alandaki yüksek manevra kabiliyeti olarak biliniyor. 11 Türk mühendisi tarafından geliştirilen ve deneme aşamaları devam eden Hürküş-C’nin, 2018 yılında ilk test uçuşlarını gerçekleştirmesi bekleniyor.
İHA’dan en büyük farkı...
Termal görüntüleme ve nişangah sistemine sahip olan Hürküş-C’de, zırhlandırılmış yapı, kendini koruma sistemi, gece görüş uyumlu sayısal kokpit ve gelişmiş aviyonik sistemler bulunuyor. 7 adet harici yük istasyonu bulunan ve bin 500 kilograma kadar harici yük kapasitesi bulunan Hürküş-C’nin silahlı İHA’dan en büyük farkı ise taşıma kapasitesi olacak.
2018 yılında TSK’nın envanterine girecek olan Hürkuş-C’de, lazer güdümlü füzelerin dışında iki tane 12.7 milimetrelik makineli tüfek bulunuyor. Ayrıca, kanat altındaki potlara 8’er kilometre menzile sahip UMTAS ile Cirit füzesi takılacak olan milli uçakta, Roketsan üretimi lazer güdümlü roket Mızrak ile birlikte eğitim bombaları BDU33 ve MK106’da kullanabilecek.
Sahada çatışan birliklere yakın atış desteği verecek olan Hürkuş-C’nin en önemli avantajları, 4 saati geçen uzun havada kalma süresi ile dar alandaki yüksek manevra kabiliyeti olarak biliniyor. 11 Türk mühendisi tarafından geliştirilen ve deneme aşamaları devam eden Hürküş-C’nin, 2018 yılında ilk test uçuşlarını gerçekleştirmesi bekleniyor.
Yurtta Hava Durumu / 28 Şubat Hava Tahmin Raporları
Yapılan son değerlendirmelere göre, ülke genelinde yağış beklenmiyor. Batı ve güney kesimlerin parçalı ve çok bulutlu, diğer yerlerin parçalı ve az bulutlu geçeceği tahmin ediliyor. Gece ve sabah saatlerinde İç Anadolu'nun kuzeydoğusu, Doğu Karadeniz'in iç kesimleri ve Doğu Anadolu'da buzlanma ve don olayı ile birlikte Marmara Bölgesi ve ülkenin iç kesimlerinde yer yer pus ve sis hadisesi bekleniyor.
Meteoroloji Genel Müdürlüğünden alınan tahminlere göre, hava sıcaklığının ülke genelinde artacağı ve mevsim normallerinin 4 ila 10 derece üzerinde seyredeceği tahmin ediliyor.
Rüzgarın genellikle kuzey yönlerden hafif, ara sıra orta kuvvette, yarın (çarşamba) Doğu Akdeniz'de kuvvetlice (30-50 Km/saat) esmesi bekleniyor.
Bazı illerde beklenen hava durumuyla günün en yüksek sıcaklıkları ise şöyle:
Ankara: Parçalı yer yer çok bulutlu 17
İstanbul: Parçalı bulutlu 10
Bursa: Parçalı bulutlu 16
İzmir: Parçalı ve çok bulutlu 19
Adana: Parçalı ve çok bulutlu 25
Antalya: Parçalı ve çok bulutlu 20
Samsun: Parçalı ve az bulutlu 12
Trabzon: Parçalı ve az bulutlu 11
Erzurum: Parçalı ve az bulutlu 6
Diyarbakır: Parçalı yer yer çok bulutlu 19
Meteoroloji Genel Müdürlüğünden alınan tahminlere göre, hava sıcaklığının ülke genelinde artacağı ve mevsim normallerinin 4 ila 10 derece üzerinde seyredeceği tahmin ediliyor.
Rüzgarın genellikle kuzey yönlerden hafif, ara sıra orta kuvvette, yarın (çarşamba) Doğu Akdeniz'de kuvvetlice (30-50 Km/saat) esmesi bekleniyor.
Bazı illerde beklenen hava durumuyla günün en yüksek sıcaklıkları ise şöyle:
Ankara: Parçalı yer yer çok bulutlu 17
İstanbul: Parçalı bulutlu 10
Bursa: Parçalı bulutlu 16
İzmir: Parçalı ve çok bulutlu 19
Adana: Parçalı ve çok bulutlu 25
Antalya: Parçalı ve çok bulutlu 20
Samsun: Parçalı ve az bulutlu 12
Trabzon: Parçalı ve az bulutlu 11
Erzurum: Parçalı ve az bulutlu 6
Diyarbakır: Parçalı yer yer çok bulutlu 19
27 Şubat 2017 Pazartesi
Engelli Çocuğa Yapılan Haksızlık Cezasız Kalmadı
Bursa'da Ziya Beşkardeş isimli şahıs yüzde 90 engelli çocuğuyla birlikte Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'nın verdiği kartla özel halk otobüsüne binmek istedi. Ataevler'de özel halk otobüsü şoförü tarafından hakaret edilerek araçtan atılan Beşkardeş, o anları kameraya kaydetmişti.
'Gereken takip titizlikle yapılacaktır'
17 yaşındaki Engelli Ömer Bahadır ve babasının uğradığı hakaret sosyal medyada ve ulusal medyada büyük tepki topladı. Bursa Büyükşehir Belediye Başkanlığı da özel halk otobüsü şoförü hakkında soruşturma başlattı. Başkan Altepe, sosyal medyada yaptığı açıklamada, "Bu tür olayların bir daha yaşanmaması için gereken iş disiplini ve takip titizlikle yapılacaktır. Engelli aileye yapılan davranışla toplumsal vicdanı yaralayan özel halk otobüs şoförüne Büyükşehir Belediyesi tarafından yasal işlem başlatılmıştır" dedi.
'Gereken takip titizlikle yapılacaktır'
17 yaşındaki Engelli Ömer Bahadır ve babasının uğradığı hakaret sosyal medyada ve ulusal medyada büyük tepki topladı. Bursa Büyükşehir Belediye Başkanlığı da özel halk otobüsü şoförü hakkında soruşturma başlattı. Başkan Altepe, sosyal medyada yaptığı açıklamada, "Bu tür olayların bir daha yaşanmaması için gereken iş disiplini ve takip titizlikle yapılacaktır. Engelli aileye yapılan davranışla toplumsal vicdanı yaralayan özel halk otobüs şoförüne Büyükşehir Belediyesi tarafından yasal işlem başlatılmıştır" dedi.
Diyarbakır Sur'da Şiddetli Patlama
Diyarbakır’ın Sur ilçesine bağlı Çarıklı beldesi Karpuzlu Mahallesi’nde patlama meydana geldi. Bölgeye çok sayıda ambulans sevk edildi.
Ayrıntılar geliyor...
Sosyal Medyada İğrenç Tuzak, Çocuklarınız Bu Tuzağa Düşebilir
Olay, dün öğlen saatlerinde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, 35 yaşındaki Sadık Ö., bir hafta önce 11 yaşındaki oğlu B.Ö.’nün sosyal medya hesaplarını incelerken 33 yaşındaki M.A.’dan gelen mesajları gördüğünde şoka girdi. Oğlunun hesabı üzerinden oğluymuş gibi yazışmayı sürdüren baba Sadık Ö., dün M.A. ile buluşmak için sözleşti.
Konuşmada 3 kez yer değiştiren M.A., dördüncü adreste B.Ö. yerine babasının geldiğini görünce bankalara para taşıma işinde kullanılan zırhlı bir araca binerek kaçtı. M.A., olay yerinden kaçarken 3 kişinin de yaralanmasına neden oldu.
“Çocuğuma cinsel tacizde bulunacaktı, belki de öldürecekti”
Yaşadıkları ile ilgili İHA muhabirine açıklamalarda bulunan baba Sadık Ö., oğlunun telefonundan sosyal medya hesaplarını incelediğini ve bir mesajın kendisinin dikkatini çektiğini söyledi. Çocuğunun mesajlarını kontrol ettiğinde gördükleri karşısında şoka girdiğini belirten Sadık Ö., “Mesajları kontrol ettiğimde ‘Senden çok hoşlandım, çok güzelsin’ gibi mesajlar gelmiş oğlumla arasında 20’den fazla yaş olan şahıstan. Bende oğlumun yerine geçerek mesaj attım, ‘Nasıl hoşlandın’ gibi. Öyle mesajlar atmaya başladı ki ‘Bana dürüst olursan ben de sana dürüst olacağım’, ‘Ben sana para vereceğim’ tarzında mesajlar attı. Ben de bugün benim çocuğuma yapmışsa, yarın başkasının çocuğuna da yapar düşüncesiyle hareket ettim ve plan kurdum. Oğlumun adıyla kendim mesaj atıyordum. Niyetini öğrendim, çocuğumla, dilim varmıyor bunu söylemeye ama cinsel ilişkiye girme amaçlı konuşmalar geçiyor. Hatta 'eve gittiğimizde bunu yapacağız' tarzında söylemleri vardı. Açık açık çocuğumla cinsel ilişkiye girecekti. Bunların hepsi mesajlarda var. Önce ben kendim yakalayıp cezasını verecektim, sonra polise teslim edecektim. Arkadaşlarımızla planı kurduk, kapıyı açtık, çocuk inmeden onu yakalamaya çalıştık. Ama ne hikmetse bankalara para dağıtan bir güvenlik şirketinin personeliymiş. Verilen arabayla benim çocuğumu kaçırıp cinsel tacizde bulunacaktı, belki de öldürecekti” dedi.
Konuşmada 3 kez yer değiştiren M.A., dördüncü adreste B.Ö. yerine babasının geldiğini görünce bankalara para taşıma işinde kullanılan zırhlı bir araca binerek kaçtı. M.A., olay yerinden kaçarken 3 kişinin de yaralanmasına neden oldu.
“Çocuğuma cinsel tacizde bulunacaktı, belki de öldürecekti”
Yaşadıkları ile ilgili İHA muhabirine açıklamalarda bulunan baba Sadık Ö., oğlunun telefonundan sosyal medya hesaplarını incelediğini ve bir mesajın kendisinin dikkatini çektiğini söyledi. Çocuğunun mesajlarını kontrol ettiğinde gördükleri karşısında şoka girdiğini belirten Sadık Ö., “Mesajları kontrol ettiğimde ‘Senden çok hoşlandım, çok güzelsin’ gibi mesajlar gelmiş oğlumla arasında 20’den fazla yaş olan şahıstan. Bende oğlumun yerine geçerek mesaj attım, ‘Nasıl hoşlandın’ gibi. Öyle mesajlar atmaya başladı ki ‘Bana dürüst olursan ben de sana dürüst olacağım’, ‘Ben sana para vereceğim’ tarzında mesajlar attı. Ben de bugün benim çocuğuma yapmışsa, yarın başkasının çocuğuna da yapar düşüncesiyle hareket ettim ve plan kurdum. Oğlumun adıyla kendim mesaj atıyordum. Niyetini öğrendim, çocuğumla, dilim varmıyor bunu söylemeye ama cinsel ilişkiye girme amaçlı konuşmalar geçiyor. Hatta 'eve gittiğimizde bunu yapacağız' tarzında söylemleri vardı. Açık açık çocuğumla cinsel ilişkiye girecekti. Bunların hepsi mesajlarda var. Önce ben kendim yakalayıp cezasını verecektim, sonra polise teslim edecektim. Arkadaşlarımızla planı kurduk, kapıyı açtık, çocuk inmeden onu yakalamaya çalıştık. Ama ne hikmetse bankalara para dağıtan bir güvenlik şirketinin personeliymiş. Verilen arabayla benim çocuğumu kaçırıp cinsel tacizde bulunacaktı, belki de öldürecekti” dedi.
Etiketler:
GÜNCEL,
SON DAKİKA
Yer:
İstanbul, Türkiye
25 Şubat 2017 Cumartesi
Babaya Yarım Gün İznin Şartları Belli Oldu
Doğum yapan işçi ve memur annelere tanınan yarım gün çalışma hakkı babaya da verildi. Uygulamalarla ilgili iki ayrı tebliğ yayımlanarak yürürlüğe girdi. İşte uygulamadan yararlanmak için gereken şartlar...
Babalar çocuk okul çağına gelene kadar istedikleri bir zaman süresince yarım gün çalışabilecek. Kadınların çalışma hayatında daha fazla yer almasını sağlayacak tedbirler bir bir hayatımıza girmeye devam ediyor.
Sabah'tan Faruk Erdem yazdı;
Prim ve vergi teşviklerinin yanında çocuk sahibi çalışanların hayatını kolaylaştıran düzenlemeler de yapıldı. Hem işçi hem de memur kadınlar doğumdan sonra 6 aya kadar yarım mesai yapabilecek.
Ayrıca işçi kadınlar ve babalar çocuk okul çağına gelene kadar istedikleri bir zaman süresince yarım gün çalışabilecek.
Uygulamalarla ilgili iki ayrı tebliğ yayımlanarak yürürlüğe girdi. İşte uygulamadan yararlanmak için gereken şartlar:
MEMURLARDA SADECE ANNE
Doğum sonrası analık izin süresi sonunda kadın memur isteği halinde çocuğun hayatta olması kaydıyla analık izni bitiminde başlamak üzere süt izni verilmeksizin birinci doğumda 2 ay, ikinci doğumda 4 ay sonraki doğumlarda 6 ay günlük çalışma süresinin yarısı kadar çalışabilecek. Çoğul doğumda 1 ay ilave edilirken engelli doğumlarda süre 12 aya kadar çıkıyor. İzne ayrılacak memur annenin kurumuna dilekçe vermesi gerekiyor.
Doğum yaptıktan sonra devlet memurluğuna ataması yapılan kişi çocuğunun hayatta olması kaydıyla yarım gün izin hakkı talep edebilecek.
İŞÇİ EBEVEYNE İZİN HAKKI
Analık izninin bitiminden itibaren kadın işçi ile 3 yaşını doldurmamış çocuğu evlat edinen kadın veya erkek işçilere istedikleri halinde birinci doğumda 2 ay ikinci doğumda 4 ay ve sonraki doğumlarda 6 ay haftalık çalışma süresinin yarısı kadar izin veriliyor. Çoğul doğumlarda bu süreye 1 ay ekleniyor. Çocuk engelli doğmuşsa süre 12 ay olarak uygulanıyor. İşçi analık ve ücretsiz izinlerinin bitiminden itibaren çocuğun mecburi ilköğretim çağının başladığı tarihi takip eden ay başına kadar herhangi bir zamanda kısmi süreli çalışma talebinde bulunabiliyor.
İşçinin kısmi süreli çalışma talebini en az bir ay önce işverene yazılı olarak bildirmesi gerekiyor. İşçi eşinin çalıştığına dair belgeyi talep dilekçesine eklemek zorundadır.
Ebeveynlerden birinin çalışmaması halinde çalışan eş kısmi süreli çalışma talebinde bulunamıyor.
İŞVEREN 'HAYIR' DİYEMİYOR
Usulüne uygun yapılan kısmi süreli çalışma talebi, bildirim talebinden itibaren en geç bir ay içinde işveren tarafından karşılanır.
İşveren tarafından süresi içinde işçinin talep dilekçesine yazılı cevap verilmemesi halinde talep dilekçede verilen tarihten sonraki iş gününde başlar.
HANGİ İŞLERDE GEÇERLİ
Kısmi süreli çalışma talebi bütün işyerlerinde geçerli oluyor. Sadece aşağıdaki işlerde işverenin uygun bulması gerekiyor: Özel sağlık kuruluşlarında mesul müdür, sorumlu hekim, laboratuvar sorumlusu ve sağlık hizmetlerinde çalışanlar Niteliği bakımından sürekli çalıştıkları için durmaksızın işçi çalıştırılan sanayi kuruluşları.
Bir yıldan az süren mevsimlik, kampanya ve taahhüt işlerinde.
Babalar çocuk okul çağına gelene kadar istedikleri bir zaman süresince yarım gün çalışabilecek. Kadınların çalışma hayatında daha fazla yer almasını sağlayacak tedbirler bir bir hayatımıza girmeye devam ediyor.
Sabah'tan Faruk Erdem yazdı;
Prim ve vergi teşviklerinin yanında çocuk sahibi çalışanların hayatını kolaylaştıran düzenlemeler de yapıldı. Hem işçi hem de memur kadınlar doğumdan sonra 6 aya kadar yarım mesai yapabilecek.
Ayrıca işçi kadınlar ve babalar çocuk okul çağına gelene kadar istedikleri bir zaman süresince yarım gün çalışabilecek.
Uygulamalarla ilgili iki ayrı tebliğ yayımlanarak yürürlüğe girdi. İşte uygulamadan yararlanmak için gereken şartlar:
MEMURLARDA SADECE ANNE
Doğum sonrası analık izin süresi sonunda kadın memur isteği halinde çocuğun hayatta olması kaydıyla analık izni bitiminde başlamak üzere süt izni verilmeksizin birinci doğumda 2 ay, ikinci doğumda 4 ay sonraki doğumlarda 6 ay günlük çalışma süresinin yarısı kadar çalışabilecek. Çoğul doğumda 1 ay ilave edilirken engelli doğumlarda süre 12 aya kadar çıkıyor. İzne ayrılacak memur annenin kurumuna dilekçe vermesi gerekiyor.
Doğum yaptıktan sonra devlet memurluğuna ataması yapılan kişi çocuğunun hayatta olması kaydıyla yarım gün izin hakkı talep edebilecek.
İŞÇİ EBEVEYNE İZİN HAKKI
Analık izninin bitiminden itibaren kadın işçi ile 3 yaşını doldurmamış çocuğu evlat edinen kadın veya erkek işçilere istedikleri halinde birinci doğumda 2 ay ikinci doğumda 4 ay ve sonraki doğumlarda 6 ay haftalık çalışma süresinin yarısı kadar izin veriliyor. Çoğul doğumlarda bu süreye 1 ay ekleniyor. Çocuk engelli doğmuşsa süre 12 ay olarak uygulanıyor. İşçi analık ve ücretsiz izinlerinin bitiminden itibaren çocuğun mecburi ilköğretim çağının başladığı tarihi takip eden ay başına kadar herhangi bir zamanda kısmi süreli çalışma talebinde bulunabiliyor.
İşçinin kısmi süreli çalışma talebini en az bir ay önce işverene yazılı olarak bildirmesi gerekiyor. İşçi eşinin çalıştığına dair belgeyi talep dilekçesine eklemek zorundadır.
Ebeveynlerden birinin çalışmaması halinde çalışan eş kısmi süreli çalışma talebinde bulunamıyor.
İŞVEREN 'HAYIR' DİYEMİYOR
Usulüne uygun yapılan kısmi süreli çalışma talebi, bildirim talebinden itibaren en geç bir ay içinde işveren tarafından karşılanır.
İşveren tarafından süresi içinde işçinin talep dilekçesine yazılı cevap verilmemesi halinde talep dilekçede verilen tarihten sonraki iş gününde başlar.
HANGİ İŞLERDE GEÇERLİ
Kısmi süreli çalışma talebi bütün işyerlerinde geçerli oluyor. Sadece aşağıdaki işlerde işverenin uygun bulması gerekiyor: Özel sağlık kuruluşlarında mesul müdür, sorumlu hekim, laboratuvar sorumlusu ve sağlık hizmetlerinde çalışanlar Niteliği bakımından sürekli çalıştıkları için durmaksızın işçi çalıştırılan sanayi kuruluşları.
Bir yıldan az süren mevsimlik, kampanya ve taahhüt işlerinde.
Etiketler:
EKONOMİ,
SON DAKİKA
Yer:
İstanbul, Türkiye
En Nadir Görülen 10 Hastalık Bakın Hangileri
PROGERİA: 1 YILDA 10 YAŞ YAŞLANDIRIYOR Halk dilinde ‘erken yaşlanma’ hastalığı olarak bilinen Progeria, çok nadir görülen bir hastalık. Dünyada, 8 milyonda bir görülüyor. Progeria hastaları ortalama 13 yıl yaşıyor. 1 yılda 10 yaş kadar yaşlanıyorlar. Bugüne kadar kaydedilmiş en yaşlı hastanın yaşı 45. Çocuk ana rahminde büyümeye başladığı zamandan itibaren hücreler hızla yaşlanmaya başlıyor. Doğumda herhangi bir aykırılık gözlenmemekle birlikte, 6’ıncı aydan itibaren bazı anormal değişimler kendini göstermeye başlıyor. Küçük çene yapısı, deride farklılaşmalar, kellik, damarlarda belirginleşme, incelme, güçsüz düşme, kalp ve damar hastalıkları bunlardan bazıları. Büyük olasılıkla kalıtsal olduğu düşünülen hastalığın nedeni henüz bilinmiyor. Embriyoda bir genin mutasyona uğradığı ve çocuk geliştikçe, progeriayı harekete geçirdiği düşünülmektedir. Progeria hastalarında yaşlanma sadece bedenen oluyor, beyni etkilemiyor. Progeria hastası 7 yaşında bir çocuk, 70 yaşındaymış gibi görünmekle birlikte, 7 yaşındaki bir çocuğun beynine ve ses tonuna sahip oluyor. Hastalık hakkında yapılan bilimsel araştırmalar hastalığın çaresini bulmaktan ziyade hastalığa sebep olan faktörleri bulmak ve bu sayede insanlığın ömrünü uzatabilmek yönünde.
OSTEOGENEZİS İMPERFEKTA: CAM KEMİK Henüz bir tedavisi olmayan genetik geçişli cam

ALBİNİZM: CİLTLERİ VE SAÇLARI BEYAZLAŞIYOR Cilde, saça ve gözlere renk veren
melanin pigmenti vücutta ya hiç bulunmuyor ya da çok az bulunuyor. Hal böyle olunca albinizm hastaları her yaşta bembeyaz saçları ve bembeyaz ciltleri ile dikkat çekiyor. Ciltleri güneş ışınlarına karşın tamamen korumadan yoksun olduğundan cilt kanserine yakalanma riskleri artıyor. Albinizmli çocukların zihinsel ve bedensel gelişimleri ise genellikle normal oluyor.
TOURETTE SENDROMU: TİKLERLE KENDİNİ BELLİ EDİYOR
Halk arasında ‘tik’ olarak adlandırılan, istem dışı sık sık göz kırpıştırma, kafayı sürekli sağa sola sallama, omuz oynatma, karşısındakinin sözlerini sesli veya kendi kendine sessizce
tekrar etme, çeşitli sesler çıkarma hatta uçacakmış gibi kanat çırpma hareketi derken liste uzayıp gidiyor. Yaşam kalitesini ciddi ölçüde bozan, çevreden sürekli ‘yapma’ uyarısına maruz bırakan bu tikler gelin görün ki gerek çocuk gerekse yetişkin için, yapılmadığında ‘vücudu boğucu’ bir hal alabiliyor. Nörolojik veya nörokimyasal kalıtsal bir rahatsızlık olan, ismini Fransız doktor Gilles de La Tourette’den alan hastalığın bilinen kesin bir tedavisi bulunmasa da araştırmalar hızla devam ediyor.
KİSTİK FİBROZİS: EN SIK GÖRÜLEN KALITSAL HASTALIKLARDAN BİRİ
Çocuğun gelişememesine, geri kalmasına yol açan kistik fibrozis hastalığı, kalıtsal bir hastalık. Üstelik kalıtsal hastalıklar arasında en sık görülenlerden biri olarak karşımıza çıkıyor. Ülkemizde her 3-4 bin bebekten birinde görülüyor. Gen bozukluğu ile ilgili kronik bir hastalık olan kistik fibrozis, erken teşhis edilemediğinde çocukların ölümüne neden olabiliyor. Ter bezlerinde de sorun yaratarak vücudun susuz kalmasına yol açan, bulaşıcı olmayan, henüz kesin bir tedavisi ise bulunmayan bu hastalık; tekrarlayan akciğer enfeksiyonları, ishal-beslenme bozukluğu ve pankreas yetmezliğiyle seyrediyor. Yoğun destek tedavisi olursa yetişkin yaşlara kadar yaşatılabiliyor.
KAÇIŞ SENDROMU HASTALIĞI
Kanın yoğunlaşması, tansiyonun düşmesi gibi bulgular veren hastalık, damarlardan protein, mineral ve suyun sızması olarak tanımlanıyor. Tekrarlayan şoklarla kendini gösteren sendrom, bu krizlerden 24 saat önce gribal enfeksiyonlarda olduğu gibi, halsizlik, yorgunluk, hafif ateş gibi belirtiler veriyor. Krizler birkaç ayda bir tekrarlayabileceği gibi, bazen yıllarca görülmüyor.
FENİLKETONÜRİ: ZEKA GERİLİĞİNE YOL AÇABİLİYOR
Kalıtsal metabolik bir hastalık olan fenilketonüri bebeğin ilk birkaç ayı içerisinde anlaşılamayabiliyor. Bu hastalıkla doğan çocuklar, pek çok hayvansal ve bitkisel kaynaklı besinin bileşiğinde bulunan fenilalanin isimli maddeyi metabolize edemiyor. Bu nedenle kanda ve diğer vücut sıvılarında artan bu madde ve onun atıkları çocuğun gelişmekte olan beynini harap ediyor, 5’inci ve 6’ıncı aydan itibaren zeka geriliği ve yürüme, oturma gibi becerilerinin gelişememesine neden olabiliyor. Erken teşhis edildiğinde tedavi edilebilen bir hastalık olan fenilketonürinin tedavisinde ömür boyu diyete dikkat edilmesi şart. Aksi halde hastalık tekrarlayabiliyor. Moleküler genetik çalışmaları tamamlanmış olan ailelerde doğum öncesi tanı koymak mümkün.
MUKOPALİSAKKARİDOZ VE LİZOZOMAL DEPO HASTALIKLARI (MPS): TÜRKİYE’DE BİN KİŞİ MSP’Lİ Çok nadir rastlanan hastalıklar arasında yer alan MPS’nin teşhis edilebilmesi kadar tedavisi de çok zor. Türkiye’de yaklaşık bin MPS hastası olduğu tahmin ediliyor. Vücutta enzim adı verilen özel maddelerin üretilememesi ya da az üretilmesine bağlı olarak ortaya çıkan hastalıkta, parçalanamayan şeker zincirleri vücuttaki hücreler ve dokularda vücuda zarar verecek boyutta aşırı miktarda birikiyor. Bu birikme de hücrelerde ilerleyici bir hasara yol açıyor. Bunun sonucunda hastanın görünümünden fiziksel becerilerine ve zeka gelişiminde bozulmaya dek birçok sorun ortaya çıkıyor.
ALVEOLERMİKROLİTİAZİS: EN ÇOK TÜRKLERDE GÖRÜLEN HASTALIK
Tüm dünyada en çok Türklerde görülen tek hastalık, hastalığın Türklerde sık görülmesinin nedeni bilinmiyor. Alveolermikrolitiazis, akciğer dokusunda hava kesecikleri içinde sayısız, minik küçük taşların oluşumu ile karakterize bir hastalık. Hastalık ilk kez 1918 yılında tanımlanmış ve 2001 yılına kadar 424 kişide bu hastalığın saptandığı bildirilmiş. Erken dönemdeki hastaların önemli bir yakınması olmuyor, birçok hastaya herhangi bir nedenle çekilen akciğer röntgeninde saptanan belirtilerle tanı konuyor. En çok rastlanan belirtiler öksürük ve ilerleyici nefes darlığı, ancak bunlar hastalığın ilerlemiş evrelerinde ortaya çıkıyor. Bazı hastalarda öksürükle beraber balgam ya da küçük kanamalar da görülebiliyor. Hastalık iyice yaygınlaştığında, bacaklarda şişme, karaciğerde büyüme, karında sıvı toplanması, boyun damarlarında genişleme, tırnak ve dudaklarda morarma gibi sağ kalp yetersizliği bulguları ortaya çıkıyor. Oturur durumda bile nefes darlığı oluyor. Hastalık çok yavaş seyrediyor.
ARENOLÖKODİSTROFİ: İLK BELİRTİLER 5-8 YAŞ ARASI GÖRÜLÜYOR 5-8 yaşları arasındaki çocuklarda görülen hastalığın ilk belirtileri işitme ve görme bozuklukları ve davranış değişiklikleri olarak ortaya çıkıp daha sonra hastayı ölüme kadar götürebilen bir seyir izleyebiliyor. Arenolökodistrofi, başrollerini Nick Nolte ve Susan Sarandon’un oynadığı,Türkçe’ye ‘Lorenzo’nun Yağı’ diye çevrilen 1992 yapımı bir filme de konu olmuştu....
24 Şubat 2017 Cuma
Sağlık Bakanlığı Sözleşmeli Personel Alımı
Sağlık Bakanlığı, 3 bin 890 sözleşmeli personel alacak. Başvurular, 2 ila 9 Mart tarihleri arasında yapılacak.
Sağlık Bakanlığı ve Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu taşra teşkilatı hizmet birimlerinde istihdam edilmek üzere ÖSYM tarafından yapılacak merkezi yerleştirme ile ortaöğretim, ön lisans ve lisans düzeylerinde sözleşmeli sağlık personeli alınacak.
Sözleşmeli sağlık personeli pozisyonlarının bulunduğu KPSS-2017/3 Tercih Kılavuzu, ÖSYM’nin internet sitesi üzerinden yayınlanacak.
Tercih işlemlerinde lisans düzeyindeki pozisyonlar için 2016-KPSS Lisans, ön lisans ve ortaöğretim düzeyindeki pozisyonlar için 2016-KPSS Ortaöğretim - Ön Lisans sınav sonuçları kullanılacak.
Başvurular ne zaman başlayacak
Adaylar tercihlerini, 2 - 9 Mart 2017 tarihleri arasında tercih kılavuzunda belirtilen kurallara göre ÖSYM’nin internet sitesi üzerinden T.C. Kimlik Numarası ve şifresini girerek yapabilecek. Perfüzyonist pozisyonunda tercih yapmak isteyen adayların, tercih işlemlerinin başlayacağı 2 Mart 2017 tarihinden önce Devlet Personel Başkanlığı Kamu Personel İstihdamı Dairesi Başkanlığına şahsen başvuru yapmaları gerekiyor
Sağlık Bakanlığı ve Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu taşra teşkilatı hizmet birimlerinde istihdam edilmek üzere ÖSYM tarafından yapılacak merkezi yerleştirme ile ortaöğretim, ön lisans ve lisans düzeylerinde sözleşmeli sağlık personeli alınacak.
Sözleşmeli sağlık personeli pozisyonlarının bulunduğu KPSS-2017/3 Tercih Kılavuzu, ÖSYM’nin internet sitesi üzerinden yayınlanacak.
Tercih işlemlerinde lisans düzeyindeki pozisyonlar için 2016-KPSS Lisans, ön lisans ve ortaöğretim düzeyindeki pozisyonlar için 2016-KPSS Ortaöğretim - Ön Lisans sınav sonuçları kullanılacak.
Başvurular ne zaman başlayacak
Adaylar tercihlerini, 2 - 9 Mart 2017 tarihleri arasında tercih kılavuzunda belirtilen kurallara göre ÖSYM’nin internet sitesi üzerinden T.C. Kimlik Numarası ve şifresini girerek yapabilecek. Perfüzyonist pozisyonunda tercih yapmak isteyen adayların, tercih işlemlerinin başlayacağı 2 Mart 2017 tarihinden önce Devlet Personel Başkanlığı Kamu Personel İstihdamı Dairesi Başkanlığına şahsen başvuru yapmaları gerekiyor
Etiketler:
PERSONEL İLAN,
SON DAKİKA
Yer:
İstanbul, Türkiye
23 Şubat 2017 Perşembe
NASA: Dünyaya Benzeyen 7 Yeni Gezegen Bulundu
NASA yetkilileri, bir grup uzay bilimci ekibin dünyaya 40 ışık yılı mesafede bir yıldızın yörüngesinde 7 gezegenin bulunduğunu açıkladı.
Bern Üniversitesinden Prof. Brice- Olivier Demory, Jüpiter büyüklüğündeki Trappist-1 adındaki serin yıldızın etrafından dönen 7 gezegenden üçünün yıldıza içinde hayat bulunabilecek yakınlıkta olduğunu, diğer dördünün de hayat bulunma ihtimali olduğunu söyledi.
ABD'nin Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA), Spitzer Uzay Teleskopu’nun Trappist-1 yıldızının güneş sistemine benzer bir yapıda olduğunu gösterdiğini açıkladı.
NASA’nın Bilim Misyon Direktörlüğünden Thomas Zurbuchen, bu keşfin ikinci bir dünyanın bulunma ihtimalinin an meselesi olduğunun işaretini verdiğini söyledi. Zurbuchen, NASA, bu keşfin, güneş sisteminin dışında tek bir yıldızın etrafında bu kadar çok sayıda yaşanabilir gezegenin bulunmasının bir rekor olduğunu sözlerine ekledi.
Bu 7 gezegenin, güneşe en yakın olan Merkür’den yıldıza daha yakın bir yörüngede olmasının sık geçişlere yol açacağı, gözlem ve veri toplama konusunda çok büyük fırsatlar sağlayabileceği ifade edildi.
Güneşin onda bir boyutundaki Trappist-1 yıldızının çok küçük ve soğuk olması sebebiyle, etrafındaki gezegenlerin yıldıza yakın yörüngede olmasına rağmen içlerinden en az üçünde yeteri kadar su ve hayat olmasının mümkün olabileceği ifade edildi.
Bern Üniversitesinden Prof. Brice- Olivier Demory, Jüpiter büyüklüğündeki Trappist-1 adındaki serin yıldızın etrafından dönen 7 gezegenden üçünün yıldıza içinde hayat bulunabilecek yakınlıkta olduğunu, diğer dördünün de hayat bulunma ihtimali olduğunu söyledi.
ABD'nin Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi (NASA), Spitzer Uzay Teleskopu’nun Trappist-1 yıldızının güneş sistemine benzer bir yapıda olduğunu gösterdiğini açıkladı.
NASA’nın Bilim Misyon Direktörlüğünden Thomas Zurbuchen, bu keşfin ikinci bir dünyanın bulunma ihtimalinin an meselesi olduğunun işaretini verdiğini söyledi. Zurbuchen, NASA, bu keşfin, güneş sisteminin dışında tek bir yıldızın etrafında bu kadar çok sayıda yaşanabilir gezegenin bulunmasının bir rekor olduğunu sözlerine ekledi.
Bu 7 gezegenin, güneşe en yakın olan Merkür’den yıldıza daha yakın bir yörüngede olmasının sık geçişlere yol açacağı, gözlem ve veri toplama konusunda çok büyük fırsatlar sağlayabileceği ifade edildi.
Güneşin onda bir boyutundaki Trappist-1 yıldızının çok küçük ve soğuk olması sebebiyle, etrafındaki gezegenlerin yıldıza yakın yörüngede olmasına rağmen içlerinden en az üçünde yeteri kadar su ve hayat olmasının mümkün olabileceği ifade edildi.
Bu Kadarı da Olmaz !!! Türkiye'nin Çocuk Gelin Karnesi
Çocuk yaşta evlendirilen bunca çocuğun günahlari bizim sırtımıza vebaldir.
Bolu'da imam nikahıyla evlendirilen 11 yaşındaki kız çocuğunun sekiz aylık hamile olduğu ortaya çıktı.
Samsun'da otomobil çarptı diye koma halinde hastaneye getirilen 14 yaşındaki kız çocuğunun, imam nikahlı eşi tarafından odunla dövüldüğü, sonra da kaza süsü vermek için motosikletle üzerinden geçildiği anlaşıldı.
Ordu'da 13 yaşındayken para karşılığında evlendirilen kız çocuğu, sürekli dayak yediği 40 yaşındaki herifin evi terketmesi üzerine, kendi ailesi tarafından kabul edilmedi, henüz 17 yaşındayken üç çocuğuyla ortada kaldı.
Gaziantep'te özel hastanede 18 yaşında birinin kimliğiyle doğum yaptırılan kız çocuğunun, aslında 12 yaşında olduğu tespit edildi.
Adana'da 13 yaşındaki kız çocuğuna düğün yapıldı.
Sakarya'da kuzeniyle evlendirilen 15 yaşındaki kız çocuğu, evden kaçıp polise sığındı.
Tekirdağ'da bir noterin, 14 yaşındaki kızlarını evlendirmek isteyen ana-babaya muvafakatname verdiği belirlendi.
Tokat'ta evlendirilen 12 yaşındaki kız çocuğunun dört aylık hamile olduğu anlaşıldı.
Ağrı'da 16 yaşında evlendirilen kız çocuğu, işkence yapılmış, tuvalette eli kolu bağlanmış halde bulundu.
İzmir'de 12 yaşında evlendirilen kız çocuğu, sezaryenle doğum yaptı.
Adana'da imam nikahıyla evlendirilen 16 yaşındaki kız çocuğu, trenin önüne atladı. Korunması Gereken Çocuklar Sempozyumu'nda konuşan Gümüşhane Üniversitesi öğretim üyesi, bizzat yaşadığı hadiseyi anlattı, “yol kenarında bir kız çocuğunu kucağında bebeğiyle ağlarken gördüm, 16 yaşındayken evlendirilmiş, anne olmuş, bebeğinin eli yanmış, ne yapacağını bilmiyor, bebeğiyle birlikte ağlıyordu, aslında orada bir anne ağlamıyordu, iki çocuk ağlıyordu” dedi.
Kayseri'de para karşılığında evlendirildiği herif tarafından sokağa atılan, kamyonet kasasında yaşayan 15 yaşındaki kız çocuğu, av tüfeğiyle canına kıydı.
Konya'da 16 yaşındayken evlendirilen kız çocuğu, inşaatın yedinci katından atladı.
Siirt'te dünyaya geldi, ismi Kader'di, 12 yaşında evlendirildi, 13 yaşında anne oldu, 14 yaşında canına kıydı, adı üstünde kaderi böyleymiş denildi, geçildi.
12 yaşındayken iki bilezik karşılığında 40 yaşındaki evli herife kuma verildiği ortaya çıkan kız çocuğu “yanına yatmaya korkardım, bana oyuncak almayınca ağlardım” dedi.
11 yaşındayken 40 yaşındaki herifle evlendirilen kız çocuğu “çocuk doğuramıyor diye dövüldüğünü, üç dört sene kaynanasının koynunda yattığını” söyledi.
30 yaşında biriyle evlendirilen 13 yaşındaki kız çocuğu, seneler sonra gazete röportajında anlattı: “İlk gece beni tek başıma odaya soktular, korkudan bayıldım, kolonya verdiler, evlendirildiğim kişi odaya geldi, ‘hadi gel seninle evcilik oyunu oynayalım' dedi, bu cümleyi hayatım boyunca unutmayacağım…”
12 yaşındayken okulundan alınıp, başlık parası karşılığında 50 yaşındaki adamla evlendirildigi anlaşılan kız çocuğu “derslerim çok iyiydi, rüyamda sürekli mezun olduğumu, diploma aldığımı görüyorum” dedi.
Henüz 14 yaşındayken 10 bin lira karşılığında, beş çocuk, dokuz torun sahibi 70 yaşındaki herife verilen kız çocuğu, seneler sonra bu konuda araştırma yapan üniversite ekibine anlattı, “annemi asla affetmeyeceğim, hayatımı değiştirme imkanım olsaydı, en önce babamı değiştirirdim” dedi.
Bolu'da imam nikahıyla evlendirilen 11 yaşındaki kız çocuğunun sekiz aylık hamile olduğu ortaya çıktı.
Samsun'da otomobil çarptı diye koma halinde hastaneye getirilen 14 yaşındaki kız çocuğunun, imam nikahlı eşi tarafından odunla dövüldüğü, sonra da kaza süsü vermek için motosikletle üzerinden geçildiği anlaşıldı.
Ordu'da 13 yaşındayken para karşılığında evlendirilen kız çocuğu, sürekli dayak yediği 40 yaşındaki herifin evi terketmesi üzerine, kendi ailesi tarafından kabul edilmedi, henüz 17 yaşındayken üç çocuğuyla ortada kaldı.
Gaziantep'te özel hastanede 18 yaşında birinin kimliğiyle doğum yaptırılan kız çocuğunun, aslında 12 yaşında olduğu tespit edildi.
Adana'da 13 yaşındaki kız çocuğuna düğün yapıldı.
Sakarya'da kuzeniyle evlendirilen 15 yaşındaki kız çocuğu, evden kaçıp polise sığındı.
Tekirdağ'da bir noterin, 14 yaşındaki kızlarını evlendirmek isteyen ana-babaya muvafakatname verdiği belirlendi.
Tokat'ta evlendirilen 12 yaşındaki kız çocuğunun dört aylık hamile olduğu anlaşıldı.
Ağrı'da 16 yaşında evlendirilen kız çocuğu, işkence yapılmış, tuvalette eli kolu bağlanmış halde bulundu.
İzmir'de 12 yaşında evlendirilen kız çocuğu, sezaryenle doğum yaptı.
Adana'da imam nikahıyla evlendirilen 16 yaşındaki kız çocuğu, trenin önüne atladı. Korunması Gereken Çocuklar Sempozyumu'nda konuşan Gümüşhane Üniversitesi öğretim üyesi, bizzat yaşadığı hadiseyi anlattı, “yol kenarında bir kız çocuğunu kucağında bebeğiyle ağlarken gördüm, 16 yaşındayken evlendirilmiş, anne olmuş, bebeğinin eli yanmış, ne yapacağını bilmiyor, bebeğiyle birlikte ağlıyordu, aslında orada bir anne ağlamıyordu, iki çocuk ağlıyordu” dedi.
Kayseri'de para karşılığında evlendirildiği herif tarafından sokağa atılan, kamyonet kasasında yaşayan 15 yaşındaki kız çocuğu, av tüfeğiyle canına kıydı.
Konya'da 16 yaşındayken evlendirilen kız çocuğu, inşaatın yedinci katından atladı.
Siirt'te dünyaya geldi, ismi Kader'di, 12 yaşında evlendirildi, 13 yaşında anne oldu, 14 yaşında canına kıydı, adı üstünde kaderi böyleymiş denildi, geçildi.
12 yaşındayken iki bilezik karşılığında 40 yaşındaki evli herife kuma verildiği ortaya çıkan kız çocuğu “yanına yatmaya korkardım, bana oyuncak almayınca ağlardım” dedi.
11 yaşındayken 40 yaşındaki herifle evlendirilen kız çocuğu “çocuk doğuramıyor diye dövüldüğünü, üç dört sene kaynanasının koynunda yattığını” söyledi.
30 yaşında biriyle evlendirilen 13 yaşındaki kız çocuğu, seneler sonra gazete röportajında anlattı: “İlk gece beni tek başıma odaya soktular, korkudan bayıldım, kolonya verdiler, evlendirildiğim kişi odaya geldi, ‘hadi gel seninle evcilik oyunu oynayalım' dedi, bu cümleyi hayatım boyunca unutmayacağım…”
12 yaşındayken okulundan alınıp, başlık parası karşılığında 50 yaşındaki adamla evlendirildigi anlaşılan kız çocuğu “derslerim çok iyiydi, rüyamda sürekli mezun olduğumu, diploma aldığımı görüyorum” dedi.
Henüz 14 yaşındayken 10 bin lira karşılığında, beş çocuk, dokuz torun sahibi 70 yaşındaki herife verilen kız çocuğu, seneler sonra bu konuda araştırma yapan üniversite ekibine anlattı, “annemi asla affetmeyeceğim, hayatımı değiştirme imkanım olsaydı, en önce babamı değiştirirdim” dedi.
Emeklilikte Yaşa Takılanlara Kötü Haber
Müezzinoğlu, emeklilikte yaşa takılanlara ilişkin düzenleme yapılıp yapılmayacağına ilişkin soru üzerine, “Türkiye’de emeklilik yaşı 52. OECD ortalaması 72. Yaptığımız düzenleme ile bunu 2036’ya kadar erkeklerde 60 yaşına, kadınlarda ise 58 yaşına dönüştürecek bir yolculuk yapılıyor. Dolayısıyla emeklilikte yaşa takılan vatandaşlarımızın sabırla o yaşını tamamlamalarını öneriyoruz. Bunun dışında düzenleme yapamayacağımızı ifade ediyoruz.
Emeklilik ile ilgili çalışma gününü doldurup da, şu anda çalışmayanlar sosyal güvenlik kapsamı dışında kalıyorlar ve sağlık hizmeti alamıyorlar. Onlarla ilgili bu kanun tasarımızda bu 53 liralık Gelir Testi’ne tabi olmadan GSS (Genel Sağlık Sigortası) primini ödeyerek onlarda bu ara dönemde sağlık hizmeti alabilecekler. Ama yaşlarını beklemek ile ilgili bir çalışmamız söz konusu değil” dedi.
Emeklilik ile ilgili çalışma gününü doldurup da, şu anda çalışmayanlar sosyal güvenlik kapsamı dışında kalıyorlar ve sağlık hizmeti alamıyorlar. Onlarla ilgili bu kanun tasarımızda bu 53 liralık Gelir Testi’ne tabi olmadan GSS (Genel Sağlık Sigortası) primini ödeyerek onlarda bu ara dönemde sağlık hizmeti alabilecekler. Ama yaşlarını beklemek ile ilgili bir çalışmamız söz konusu değil” dedi.
Etiketler:
EKONOMİ,
SON DAKİKA
Yer:
İstanbul, Türkiye
Araç Sahiplerine Müjde!! Benzine İndirim Geliyor
Petrol Ürünleri İşverenler Sendikası'ndan (PÜİS) alınan bilgiye göre benzinin litre fiyatında gece yarısından itibaren 11 kuruş indirim bekleniyor. Benzinin litre fiyatı ortalama İstanbul'da 5,32 liradan 5,21 liraya, Ankara'da 5,38 liradan 5,27 liraya, İzmir'de ise 5,35 liradan 5,24 liraya inecek.
Dağıtım firmalarının belirlediği fiyatlar, rekabet ve serbesti nedeniyle şirketler ve kentlere göre küçük çaplı değişiklik gösterebiliyor.
Dağıtım firmalarının belirlediği fiyatlar, rekabet ve serbesti nedeniyle şirketler ve kentlere göre küçük çaplı değişiklik gösterebiliyor.
Etiketler:
EKONOMİ,
SON DAKİKA
Yer:
İstanbul, Türkiye
Çöp Konteynerinden Çıkan Vahşet Yürekleri Dağladı
Olay, öğle saatlerinde Eğriköprü Mahallesi’nde meydana geldi. Mahallede çöp toplayan Muhammet G., çöp konteynerlarından birinde bebek cesedi bularak durumu polise haber verdi. Olay yerinde inceleme yapan polis ekipleri, poşete sarılarak çöpe atılan bebeğin yeni doğmuş olabileceğini bildirdi. Sağlık ekipleri tarafından yapılan muayenede ise cesedin kız bebeğe ait olduğu ve göbek bağının kesildiği tespit edildi.
Bebeğin cesedi, otopsi yapılmak üzere Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi morguna kaldırıldı. Olayla ilgili çalışma başlatan polis ekipleri, cesedi konteynere bırakan kişinin yakalanması için çalışma başlattı.
Cesedi bulan Muhammat G. cesedin poşete sarılı olduğunu ve çöpü karıştırırken düştüğünü söyledi.
Bebeğin cesedi, otopsi yapılmak üzere Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi morguna kaldırıldı. Olayla ilgili çalışma başlatan polis ekipleri, cesedi konteynere bırakan kişinin yakalanması için çalışma başlattı.
Cesedi bulan Muhammat G. cesedin poşete sarılı olduğunu ve çöpü karıştırırken düştüğünü söyledi.
Etiketler:
GÜNCEL,
SON DAKİKA
Yer:
İstanbul, Türkiye
22 Şubat 2017 Çarşamba
Müjdat Gezen Sanat Merkezi'ni Kundaklayan Kişi Yakalandı
Müjdat Gezen Sanat Merkezinin kundaklanmasıyla ilgili yürütülen soruşturma kapsamında 1 şüpheli gözaltına alındı.
Geçtiğimiz günlerde Kadıköy’deki Müjdat Gezen Sanat Merkezi’ne gelerek elindeki benzin bidonuyla, kapıya benzin döken ve ateşe veren saldırgan olay yerinden kaçmıştı. Olayla ilgili çalışma başlatan İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, sanat merkezinin güvenlik kameralarını ve çevredeki kameraları incelemeye aldı. Yapılan incelemelerin saldırganın kimliği tespit edildi. Yapılan tespitler üzerine harekete geçen İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri Mehmet Ali A.(39), Sancaktepe’de yakalayarak gözaltına aldı.
Geçtiğimiz günlerde Kadıköy’deki Müjdat Gezen Sanat Merkezi’ne gelerek elindeki benzin bidonuyla, kapıya benzin döken ve ateşe veren saldırgan olay yerinden kaçmıştı. Olayla ilgili çalışma başlatan İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, sanat merkezinin güvenlik kameralarını ve çevredeki kameraları incelemeye aldı. Yapılan incelemelerin saldırganın kimliği tespit edildi. Yapılan tespitler üzerine harekete geçen İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri Mehmet Ali A.(39), Sancaktepe’de yakalayarak gözaltına aldı.
Etiketler:
GÜNCEL,
SON DAKİKA
Yer:
İstanbul, Türkiye
Baba, Kızına Ve Damadına Kurşun Yağdırdı
İzmir'in Çiğli ilçesinde, iddiaya göre aralarındaki para anlaşmazlığı bulunan baba, kızı ve damadına evlerinin önünde arabadan indikleri sırada pompalı tüfekle ateş açtı. Zanlının damadı hayatını kaybederken, kızı ise ağır yaralandı. Olaydan sonra kaçan zanlının yakalanması için çalışmaların devam ettiği belirtildi.
Olay, geçtiğimiz 8 Şubat günü, Sasalı Mahallesi 118 Sokak üzerinde meydana geldi. İddiaya göre, müteahhit Murat Osmanoğlu ile aynı şirkette birlikte çalıştığı eşi Özlem Osmanoğlu, iş çıkışı evlerine araba ile gelip indiler. Bu sırada çifti bekleyen, çiftin arabadan inmesi ile ortaya çıkan Özlem Osmanoğlu'nun babası Ali A.,"Bunu siz istediniz" diye bağırarak elindeki pompalı tüfekle çifte ateş açtı. Önce damadını vuran Ali A. daha sonra kızını vurdu.
Arabalarını da yaktı
Osmanoğlu çiftinin yerde kanlar içerisinde yatması üzerine şüpheli Ali A., kızının ve damadının geldiği aracı benzinle yakıp arabasıyla olay yerinden kaçtı. Durumun bildirilmesi üzerine gelen sağlık ekipleri yaptıkları müdahalede Murat Osmanoğlu'nun hayatını kaybettiğini belirledi. Ağır yaralı olan Özlem Osmanoğlu ise hastaneye kaldırıldı. Hastanede tedavi altında olan Özlem Osmanoğlu'nun sağlık durumunun ciddi olduğu belirtildi. İzmir Jandarma ekiplerinin, kaçan zanlı Ali A.'yı yakalamak için çalışmalarını sürdürdüğü öğrenildi.
Para anlaşmazlığı iddiası
Öte yandan, emekli olan Ali A. ile damadı Murat Osmanoğlu arasında para anlaşmazlığı olduğu ileri sürüldü. Ayrıca Osmanoğlu'nun şikayeti üzerine Ali A.'nın oğlunun avukatlık diplomasının iptal olduğu iddia edilirken, bu olanlar nedeniyle olayların büyüdüğü belirtildi.
Olay, geçtiğimiz 8 Şubat günü, Sasalı Mahallesi 118 Sokak üzerinde meydana geldi. İddiaya göre, müteahhit Murat Osmanoğlu ile aynı şirkette birlikte çalıştığı eşi Özlem Osmanoğlu, iş çıkışı evlerine araba ile gelip indiler. Bu sırada çifti bekleyen, çiftin arabadan inmesi ile ortaya çıkan Özlem Osmanoğlu'nun babası Ali A.,"Bunu siz istediniz" diye bağırarak elindeki pompalı tüfekle çifte ateş açtı. Önce damadını vuran Ali A. daha sonra kızını vurdu.
Arabalarını da yaktı
Osmanoğlu çiftinin yerde kanlar içerisinde yatması üzerine şüpheli Ali A., kızının ve damadının geldiği aracı benzinle yakıp arabasıyla olay yerinden kaçtı. Durumun bildirilmesi üzerine gelen sağlık ekipleri yaptıkları müdahalede Murat Osmanoğlu'nun hayatını kaybettiğini belirledi. Ağır yaralı olan Özlem Osmanoğlu ise hastaneye kaldırıldı. Hastanede tedavi altında olan Özlem Osmanoğlu'nun sağlık durumunun ciddi olduğu belirtildi. İzmir Jandarma ekiplerinin, kaçan zanlı Ali A.'yı yakalamak için çalışmalarını sürdürdüğü öğrenildi.
Para anlaşmazlığı iddiası
Öte yandan, emekli olan Ali A. ile damadı Murat Osmanoğlu arasında para anlaşmazlığı olduğu ileri sürüldü. Ayrıca Osmanoğlu'nun şikayeti üzerine Ali A.'nın oğlunun avukatlık diplomasının iptal olduğu iddia edilirken, bu olanlar nedeniyle olayların büyüdüğü belirtildi.
Etiketler:
GÜNCEL,
SON DAKİKA
Yer:
İstanbul, Türkiye
Hırsızlık Zanlısı 13 Yaşındaki Kız Hamileymiş !!!
Adana'da marketten hırsızlık yaparken yakalanan 13 yaşındaki kız çocuğunun 7 aylık hamile olduğu ve 16 yaşında bir çocukla da evli olduğu ortaya çıktı.
Edinilen bilgiye göre olay, Seyhan ilçesine bağlı Mirzaçelebi Mahallesi'nde meydana geldi. İddiaya göre, 13 yaşındaki A. M. akrabalarıyla birlikte bir markete gelerek burada hırsızlık yapmak istedi. Ancak görevliler kadınları fark ederek polisi aradı. Olay yerine gelen polis, kadınlara Genel Bilgi Taraması (GBT) sorgusu yapmaya başladı. Bu arada 13 yaşındaki A.M.'nin hamile olduğun gören polis, yaşını sordu 13 yaşında olduğunu öğrenince şok oldu. Ayrıca A.M.'nin hırsızlık ve dolandırıcılıktan 8 suç kaydı ve Kırıkkale'de karıştığı bir hırsızlık olayından dolayı da aranmakta olduğu için gözaltına alındı. A.M. yaşı küçük olduğu için çocuk şube müdürlüğüne götürüldü.
"Cinsel istismardan ifadesi alındı"
A.M. 7 aylık hamile olduğu için polis, kiminle birlikte olduğunu sordu. A. M. ise 12 yaşındayken Ş.B. isimli bir kişiyle evlendiğini ve hamile kaldığını, akrabalarının hepsinin küçük yaşta evlendiğini, kendilerinde bunun bir gelenek olduğunu söyledi. Bunun üzerine cinsel istismardan dosya açan polis, 16 yaşındaki damat Ş.B.'yi yakalamak için çalışma başlattı. A.M. ise hırsızlık suçundan adliyeye sevk edildi. Yaşı küçük olduğu için savcılık safhasında tutuksuz yargılanmak üzere serbest kalan A.M, yurda yerleştirildi.
Edinilen bilgiye göre olay, Seyhan ilçesine bağlı Mirzaçelebi Mahallesi'nde meydana geldi. İddiaya göre, 13 yaşındaki A. M. akrabalarıyla birlikte bir markete gelerek burada hırsızlık yapmak istedi. Ancak görevliler kadınları fark ederek polisi aradı. Olay yerine gelen polis, kadınlara Genel Bilgi Taraması (GBT) sorgusu yapmaya başladı. Bu arada 13 yaşındaki A.M.'nin hamile olduğun gören polis, yaşını sordu 13 yaşında olduğunu öğrenince şok oldu. Ayrıca A.M.'nin hırsızlık ve dolandırıcılıktan 8 suç kaydı ve Kırıkkale'de karıştığı bir hırsızlık olayından dolayı da aranmakta olduğu için gözaltına alındı. A.M. yaşı küçük olduğu için çocuk şube müdürlüğüne götürüldü.
"Cinsel istismardan ifadesi alındı"
A.M. 7 aylık hamile olduğu için polis, kiminle birlikte olduğunu sordu. A. M. ise 12 yaşındayken Ş.B. isimli bir kişiyle evlendiğini ve hamile kaldığını, akrabalarının hepsinin küçük yaşta evlendiğini, kendilerinde bunun bir gelenek olduğunu söyledi. Bunun üzerine cinsel istismardan dosya açan polis, 16 yaşındaki damat Ş.B.'yi yakalamak için çalışma başlattı. A.M. ise hırsızlık suçundan adliyeye sevk edildi. Yaşı küçük olduğu için savcılık safhasında tutuksuz yargılanmak üzere serbest kalan A.M, yurda yerleştirildi.
Etiketler:
GÜNCEL,
SON DAKİKA
Yer:
İstanbul, Türkiye
21 Şubat 2017 Salı
Flaş, Figen Yüksekdağ'ın Milletvekilliği Düşürüldü
Halkların Demokratik Partisi Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ'ın milletvekilliği düştü.
TBMM Genel Kurulunda Figen Yüksekdağ'ın milletvekilliği düşürülmesi tezkeresi geldi. Başbakanlık Tezkeresi okunduktan sonra Yüksekdağ'ın milletvekilliği düştü.
Gerekçenin ise Yüksekdağ'ın Yargıtay tarafından onanmış cezasının bulunması olduğu öğrenildi.
TBMM Genel Kurulunda Figen Yüksekdağ'ın milletvekilliği düşürülmesi tezkeresi geldi. Başbakanlık Tezkeresi okunduktan sonra Yüksekdağ'ın milletvekilliği düştü.
Gerekçenin ise Yüksekdağ'ın Yargıtay tarafından onanmış cezasının bulunması olduğu öğrenildi.
Etiketler:
ASAYİŞ,
SON DAKİKA
Yer:
İstanbul, Türkiye
Darbeci Zekeriya Kuzu Meğer Ülkücüymüş !!!
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a yönelik suikast timinde yer alan Zekeriya Kuzu, milliyetçi olduğunu iddia ederek "Ülkü ocaklarında yetiştim. Bunu da ilk defa söylüyorum" dedi ve hakkındaki suçlamaları reddetti.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a yönelik suikast timinin Muğla 2. Ağır Ceza Mahkemesinde duruşması devam ediyor. Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde Paşa lakaplı Zekeriya Kuzu'nun ifadesi alınmaya başlandı. Kuzu mahkeme heyeti tarafından yüzüne okunan tüm suçlamaları reddetti. Kuzu, "Mahkemeden çok memnunun. Kendim ve arkadaşlarım adına teşekkür ediyorum" dedi. Kuzu'nun bu sözleri üzerine söz isteyen sanıklardan Gökhan Şahin Sönmezateş "Kimse benim adıma teşekkür edemez" diye bağırdı.
İfadesini sürdüren Kuzu, "Medya bazında herkes bana yükleniyor. 7 aydır ceza evindeki bahçeye dahi tek başıma çıkıyorum. Emniyet ve savcılıktaki ifadelerimin hiç birisini kabul etmiyorum. Hepsini baskı ve tehdit altında verdim. Emniyette sorgumu yapanlar beni ailemle, çocuklarımla tehdit ettiler. Ben inançlı birisiyim. İnancım sayesinde bugüne kadar ayakta durdum. 52 yaşındayım" dedi.
"BİZLER İÇİN DELİLER EKİBİ DERLER"
Milliyetçi ve vatanperver birisi olduğunu ileri süren Kuzu, "Ülkü ocaklarında yetiştim. Bunu da ilk defa söylüyorum. 30 yıl boyunca MAK timinde görev yaptım. Benim hayatım insan kurtarmaktır. Bizler için deliler ekibi derler. Biz vatanseveriz, bayrak için ölürüz. MAK timi bayrak için canını verir. Bizlere "Deliler ekibi" derler" sözünün ardından Gökhan Şahin Sönmezateş ayağa kalkarak "Ben deliler ekibinden değilim" diye bağırdı.
"BENİM YÜZÜMDEN UZMAN ÇAVUŞ OĞLUM TUTUKLANDI"
Mahkeme başkanının FETÖ terör örgütü ile bağlantısı sorması üzerine FETÖ ile sadece oğlunun okulundaki Arif isimli Müdür ile görüştüğünü belirten Kuzu, "Oğlum onların okulunda okuyordu. Oğlumun etrafında uyuşturucu kullanan arkadaşları vardı. Okul Müdürü Arif Bey ile oğlum adına konuştum. Bazen okulda, bazen Arif Bey'in evinde bazen de bizim evimizde oturup görüşmelerim olmuştur. Benim diğer oğlum Uzman Çavuştur. Benim adım yüzünden şu an tutuklandı. Artık hiçbir gelir kaynağımız yok. Ben tüm suçlamaları ailemin can güvenliğini korumak için kabul ettim. Baskı ve şantaj altında ifade verdim" dedi.
"1 DOLAR F SERİSİ DEĞİL, B SERİSİ"
Mahkeme başkanı "İfadende bir doları Arif Bey bana verdi. Bu paranın Amerika'dan hoca tarafından okunarak gönderildiğini söylemişsin. Bu konuda ne diyorsun" sorusuna Kuzu, "İfademin yüzde 99'unu kabul etmiyorum. Arabamda bir dolar bulundu. O dalar da F serisi değil, B serisi imiş. O bir doları da iki ay önce bana teslim ettiler. FETÖ terör örgütü ile hiçbir bağlantım yoktur" dedi.
"RAMAZAN KOMUTANIM HAKKINI HELAL ETSİN"
Bunun üzerine mahkeme Başkanı Kuzu'ya, "Taner Berber, Ramazan Elmas, Yakup Özcan gibi 57 kişinin FETÖ'cü olduğunu FETÖ/PDY örgütü üyesi olduklarını söylemişsin. Bu konuda ne diyeceksin" diye sordu. Kuzu "O isimlerin hepsi uydurmadır. İsimleri söylemem için liste benim elime verildi. Ben de söyledim. Bana zorla yazdırdılar. Bu arada Sayın Başkanım Ramazan Elmas komutanım da ismini verdiğim için bana hakkını helal etsin" dedi. Mahkeme başkanı da "Kendi içinizde helalleşin" dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a yönelik suikast timinin Muğla 2. Ağır Ceza Mahkemesinde duruşması devam ediyor. Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde Paşa lakaplı Zekeriya Kuzu'nun ifadesi alınmaya başlandı. Kuzu mahkeme heyeti tarafından yüzüne okunan tüm suçlamaları reddetti. Kuzu, "Mahkemeden çok memnunun. Kendim ve arkadaşlarım adına teşekkür ediyorum" dedi. Kuzu'nun bu sözleri üzerine söz isteyen sanıklardan Gökhan Şahin Sönmezateş "Kimse benim adıma teşekkür edemez" diye bağırdı.
İfadesini sürdüren Kuzu, "Medya bazında herkes bana yükleniyor. 7 aydır ceza evindeki bahçeye dahi tek başıma çıkıyorum. Emniyet ve savcılıktaki ifadelerimin hiç birisini kabul etmiyorum. Hepsini baskı ve tehdit altında verdim. Emniyette sorgumu yapanlar beni ailemle, çocuklarımla tehdit ettiler. Ben inançlı birisiyim. İnancım sayesinde bugüne kadar ayakta durdum. 52 yaşındayım" dedi.
"BİZLER İÇİN DELİLER EKİBİ DERLER"
Milliyetçi ve vatanperver birisi olduğunu ileri süren Kuzu, "Ülkü ocaklarında yetiştim. Bunu da ilk defa söylüyorum. 30 yıl boyunca MAK timinde görev yaptım. Benim hayatım insan kurtarmaktır. Bizler için deliler ekibi derler. Biz vatanseveriz, bayrak için ölürüz. MAK timi bayrak için canını verir. Bizlere "Deliler ekibi" derler" sözünün ardından Gökhan Şahin Sönmezateş ayağa kalkarak "Ben deliler ekibinden değilim" diye bağırdı.
"BENİM YÜZÜMDEN UZMAN ÇAVUŞ OĞLUM TUTUKLANDI"
Mahkeme başkanının FETÖ terör örgütü ile bağlantısı sorması üzerine FETÖ ile sadece oğlunun okulundaki Arif isimli Müdür ile görüştüğünü belirten Kuzu, "Oğlum onların okulunda okuyordu. Oğlumun etrafında uyuşturucu kullanan arkadaşları vardı. Okul Müdürü Arif Bey ile oğlum adına konuştum. Bazen okulda, bazen Arif Bey'in evinde bazen de bizim evimizde oturup görüşmelerim olmuştur. Benim diğer oğlum Uzman Çavuştur. Benim adım yüzünden şu an tutuklandı. Artık hiçbir gelir kaynağımız yok. Ben tüm suçlamaları ailemin can güvenliğini korumak için kabul ettim. Baskı ve şantaj altında ifade verdim" dedi.
"1 DOLAR F SERİSİ DEĞİL, B SERİSİ"
Mahkeme başkanı "İfadende bir doları Arif Bey bana verdi. Bu paranın Amerika'dan hoca tarafından okunarak gönderildiğini söylemişsin. Bu konuda ne diyorsun" sorusuna Kuzu, "İfademin yüzde 99'unu kabul etmiyorum. Arabamda bir dolar bulundu. O dalar da F serisi değil, B serisi imiş. O bir doları da iki ay önce bana teslim ettiler. FETÖ terör örgütü ile hiçbir bağlantım yoktur" dedi.
"RAMAZAN KOMUTANIM HAKKINI HELAL ETSİN"
Bunun üzerine mahkeme Başkanı Kuzu'ya, "Taner Berber, Ramazan Elmas, Yakup Özcan gibi 57 kişinin FETÖ'cü olduğunu FETÖ/PDY örgütü üyesi olduklarını söylemişsin. Bu konuda ne diyeceksin" diye sordu. Kuzu "O isimlerin hepsi uydurmadır. İsimleri söylemem için liste benim elime verildi. Ben de söyledim. Bana zorla yazdırdılar. Bu arada Sayın Başkanım Ramazan Elmas komutanım da ismini verdiğim için bana hakkını helal etsin" dedi. Mahkeme başkanı da "Kendi içinizde helalleşin" dedi.
Etiketler:
GÜNCEL,
SON DAKİKA
Yer:
İstanbul, Türkiye
"İnternetten Hastalık Arama" Hastalığına Dikkat !!!
Psikoterapist/Aile Çift ve Evlilik Terapisti Uzman Psikolog Naciye Tokaç, "Bilişim çağında olduğumuz düşünüldüğünde ihtiyacımız olan birçok bilgiye internet üzerinden ulaşmaya çalışmak doğaldır. Bilimsel birçok bilgiden, eğlenebileceğiniz birçok mecraya internet yoluyla ulaşabilirsiniz. İnternet üzerinden her tür bilgiye kolayca ulaşabilirken; bu bilgilerin doğruluğu ve ne kadar işimize yarayabileceği belirsizdir. Buraya kadar her şey normal kabul edilebilir. Ancak en önemlisi sağlık ile ilgili birçok bilginin de internette araştırılmasıdır. Vücudunuzda ortaya çıkan bir ağrı, acı, sızı ve birçok belirtinin ilk önce internette araştırılarak neyin habercisi olduğuna bakılmaktadır. Veya doktorunuzun sizden istediği bir tahlilin amacının, verdiği bir ilacın etki-yan etkilerinin internette araştırılarak kullanılması artık herkesin yaptığı bir durumdur" dedi.
İnternetten hastalık ve belirti araştırmanın abartılarak koldaki bir ağrı ile ilgili binlerce doküman incelemeye başlandığını ve en kötü hastalıklardan olabileceği düşünüldüğünde bunu sadece hastalık hakkında bilgi edinmeye çalışmak olarak tanımlanmadığını kaydeden Uzman Psikolog Naciye Tokaç, "Vücudunuzdaki küçük bir belirti abartılıyor ve daima internetten araştırılıyorsa bu durum "İnternetten hastalık araştırma hastalığı-Siberkondria" olabilir. Kişinin bedeninde bir bozukluk olmadığı halde sürekli hastalık kaygıları taşıması ve çeşitli bedensel yakınmalarla doktora başvurması hastalık hastalığı-hipokondriyazis'in belirtisidir. Kişi bedeninde bir hastalık olduğunu düşünerek daima doktorlara gider ve kimsenin anlayamadığı bir rahatsızlığı olduğunu düşünür. Bedenindeki en küçük bir ağrı, sızı gibi belirtileri büyük bir rahatsızlığın habercisi gibi görür. Hastalık hastalığında kişi daha çok doktorlara giderek doktor doktor dolaşırken; siberkondria'de durum bundan farklı olarak çoğunlukla internet ortamında hastalıklar araştırılır" diye konuştu.
"İnternete olan güven tam, doktorlara inanç düşük"
Bedenindeki küçük bir belirti nedeniyle doktora başvurulduğunu ancak doktorlara inancın oldukça düşük olduğunu belirten Tokaç, "İnternette sağlıkla ilgili birçok sayfa araştırılır, forumlar, akademik makaleler okunur, hatta yabancı sitelere bile bakılır. Uzmanların söylediklerine çoğunlukla inanılmayarak internet ortamında edindikleri bilgilerle kendisi hastalığının ne olduğunu bulmaya çalışır. En kötü durumu ise bedendeki günlük yorgunlukla bile oluşabilen sıradan belirtileri bile abartarak kanser, lösemi, beyin kanaması gibi bir rahatsızlığın habercisi olarak düşünmektir. Siberkondria; Hastalık hastalığı-Hipokondriyazis'in bir türü olup bedende hastalık arayışının internet ortamında yapılmasıdır. Kişi gece yatmış bile olsa hastalıkla ilgili aklına gelen küçük bir bilgi ile ilgili araştırma yapabilir. Bu kişiler hissettikleri hastalık belirtilerini doktora giderek sormaktan ziyade internet ortamında edindikleri bilgilere daha fazla güvenebilirler. Bu kişiler internette hastalık araştırmadan duramazlar" açıklamalarında bulundu.
"Hastalık belirtilerini internette aramak bunaltının belirtisi"
"Kişinin zihninin bu kadar hastalıkla meşgul olması ve hastalık belirtilerini internette araştırması aslında yaşadığı bir bunaltının belirtisidir" diyen Uzman Psikolog Tokaç, "Bunaltı; bilinç dışı çatışmaların bilince çıkmak istemesi ve kişi tarafından bastırılması sonucu ortaya çıkar. Bilinç dışı çatışma; yer değiştirerek bedende bir eksikliğe bağlanır, günümüzde her şeyi internet üzerinden yapan kişi ise hissettiği hastalık belirtilerini de internetten araştırmadan duramaz" ifadelerini kullandı.
"Siberkondria hastalarını genellikle internette fazla vakit geçiren, birçok işlerini internet üzerinden halleden kişilerdir" diyen Uzman Psikolog Naciye Tokaç, "Aynı zamanda sosyal desteklerinin, arkadaş ortamının daha az olduğunu söyleyebiliriz. Sosyal hayatlarında fazla başarılı olamamakla birlikte internette etkin bir sanal ortama sahip olabilirler. Bu kişilerin benlik saygılarının düşük oluşundan dolayı, toplumsal olarak kendisini ifade etmede yeterli olamamaktadırlar. Kendisini yeterince sevemeyen kişi kendisine yeterince değer de verememektedir. Siberkondria; Nevrotik bir bozukluk olup tedavi gerektiren bir durumdur. Eğer kişi günlük hayatını etkileyebilecek düzeyde internette hastalık araştırması yapıyor, uzmanların söylediğine güvenemiyor, uzmanların söylediği yerine internette belirtilen tedavileri uygulamaya çalışıyorsa hastalığın ciddi boyutlara ulaştığını söyleyebiliriz" şeklinde konuştu.
İnternetten hastalık ve belirti araştırmanın abartılarak koldaki bir ağrı ile ilgili binlerce doküman incelemeye başlandığını ve en kötü hastalıklardan olabileceği düşünüldüğünde bunu sadece hastalık hakkında bilgi edinmeye çalışmak olarak tanımlanmadığını kaydeden Uzman Psikolog Naciye Tokaç, "Vücudunuzdaki küçük bir belirti abartılıyor ve daima internetten araştırılıyorsa bu durum "İnternetten hastalık araştırma hastalığı-Siberkondria" olabilir. Kişinin bedeninde bir bozukluk olmadığı halde sürekli hastalık kaygıları taşıması ve çeşitli bedensel yakınmalarla doktora başvurması hastalık hastalığı-hipokondriyazis'in belirtisidir. Kişi bedeninde bir hastalık olduğunu düşünerek daima doktorlara gider ve kimsenin anlayamadığı bir rahatsızlığı olduğunu düşünür. Bedenindeki en küçük bir ağrı, sızı gibi belirtileri büyük bir rahatsızlığın habercisi gibi görür. Hastalık hastalığında kişi daha çok doktorlara giderek doktor doktor dolaşırken; siberkondria'de durum bundan farklı olarak çoğunlukla internet ortamında hastalıklar araştırılır" diye konuştu.
"İnternete olan güven tam, doktorlara inanç düşük"
Bedenindeki küçük bir belirti nedeniyle doktora başvurulduğunu ancak doktorlara inancın oldukça düşük olduğunu belirten Tokaç, "İnternette sağlıkla ilgili birçok sayfa araştırılır, forumlar, akademik makaleler okunur, hatta yabancı sitelere bile bakılır. Uzmanların söylediklerine çoğunlukla inanılmayarak internet ortamında edindikleri bilgilerle kendisi hastalığının ne olduğunu bulmaya çalışır. En kötü durumu ise bedendeki günlük yorgunlukla bile oluşabilen sıradan belirtileri bile abartarak kanser, lösemi, beyin kanaması gibi bir rahatsızlığın habercisi olarak düşünmektir. Siberkondria; Hastalık hastalığı-Hipokondriyazis'in bir türü olup bedende hastalık arayışının internet ortamında yapılmasıdır. Kişi gece yatmış bile olsa hastalıkla ilgili aklına gelen küçük bir bilgi ile ilgili araştırma yapabilir. Bu kişiler hissettikleri hastalık belirtilerini doktora giderek sormaktan ziyade internet ortamında edindikleri bilgilere daha fazla güvenebilirler. Bu kişiler internette hastalık araştırmadan duramazlar" açıklamalarında bulundu.
"Hastalık belirtilerini internette aramak bunaltının belirtisi"
"Kişinin zihninin bu kadar hastalıkla meşgul olması ve hastalık belirtilerini internette araştırması aslında yaşadığı bir bunaltının belirtisidir" diyen Uzman Psikolog Tokaç, "Bunaltı; bilinç dışı çatışmaların bilince çıkmak istemesi ve kişi tarafından bastırılması sonucu ortaya çıkar. Bilinç dışı çatışma; yer değiştirerek bedende bir eksikliğe bağlanır, günümüzde her şeyi internet üzerinden yapan kişi ise hissettiği hastalık belirtilerini de internetten araştırmadan duramaz" ifadelerini kullandı.
"Siberkondria hastalarını genellikle internette fazla vakit geçiren, birçok işlerini internet üzerinden halleden kişilerdir" diyen Uzman Psikolog Naciye Tokaç, "Aynı zamanda sosyal desteklerinin, arkadaş ortamının daha az olduğunu söyleyebiliriz. Sosyal hayatlarında fazla başarılı olamamakla birlikte internette etkin bir sanal ortama sahip olabilirler. Bu kişilerin benlik saygılarının düşük oluşundan dolayı, toplumsal olarak kendisini ifade etmede yeterli olamamaktadırlar. Kendisini yeterince sevemeyen kişi kendisine yeterince değer de verememektedir. Siberkondria; Nevrotik bir bozukluk olup tedavi gerektiren bir durumdur. Eğer kişi günlük hayatını etkileyebilecek düzeyde internette hastalık araştırması yapıyor, uzmanların söylediğine güvenemiyor, uzmanların söylediği yerine internette belirtilen tedavileri uygulamaya çalışıyorsa hastalığın ciddi boyutlara ulaştığını söyleyebiliriz" şeklinde konuştu.
Engelli Öğrencisini Sırtına Alarak Spor Yaptıran Öğretmen Paylaşım Rekoru Kırıyor
Sakarya'nın Karasu ilçesinde bulunan bir okulda beden eğitimi öğretmeni olan Yahya Celep, yürümekte zorluk çeken öğrencisini sırtında taşımasını gösteren fotoğraf sosyal medyada paylaşım rekoru kırıyor.
Karasu ilçesinde bulunan Limandere Cumhuriyet Ortaokulunda beden eğitimi öğretmenliği yapan Yahya Celep, yürümekte zorluk çeken 5. sınıf öğrencisini sırtına aldı. Öğretmen ve öğrenicinin, diğer çocuklar ile spor yaptığı fotoğraf paylaşım rekoru kırıyor.
Öğrencisini gösteri için sırtına almadığını belirten beden eğitimi öğretmeni Yahya Celep konuyla ilgili açıklama yapmadı. Celep'in sosyal medyaya dahi çıkmayı sevmediğini belirten okul müdürü Gökhan Kocabuğa, "Böyle bir öğretmenle çalışmaktan memnuniyet duyuyorum. Bizim için çok gurur verici bir olay. Biz bunlara alışığız. Sene başından beri hocamızın öğrencimizle ilgilenmesine hep şahit olduk. Basketbol oynarken sırtına aldığını, voleybol oynarken sırtına aldığını gördük. Diğer arkadaşlarının yaptıkları hiçbir etkinlikten alı koymuyor öğretmenimiz öğrencimizi. Kendisine minnettarız. Çalışkan, fedakar bir arkadaşımız. Asla böyle konularda sosyal medyaya dahi çıkmayı sevmeyen bir kişidir. Yaptığı olay bizim için çok normal ilk kez böyle ortaya çıktığı için biz de şaşırdık gerçekten. Bu tür öğretmenlerin ben çok olduğunu düşünüyorum. Öğretmenlik mesleği içerisinde olan olaylardan. Tüm meslektaşlarımızın gayretli ve özverili olduğunu düşünüyorum. Sadece bu bir örneğidir" dedi.
Karasu İlçe Milli Eğitim Müdür Vekili Halil Dursun ise yaptığı açıklamada, "Yahya Celep öğretmenimizin yaptığı bu davranış tüm öğretmenlerin sıradan yapmış olduğu bir davranıştır. Tüm öğretmenlerimiz birer Yahya Celep'tir. Ancak kimi bir dağ köyünde soba başında, kimi bir şehirde TÜBİTAK projesinde imzalarını atmış, eserlerini ortaya koymuş ama gün yüzüne çıkmamış fedakar öğretmenlerimiz birer Yahya Celep'tir. Öğretmenlerimiz kendi çevrelerine ışık vererek kendileri tükenirken çevresini aydınlatan kişilerdir. Ben Yahya öğretmenimize teşekkür ediyorum" ifadelerini kullandı.
Karasu ilçesinde bulunan Limandere Cumhuriyet Ortaokulunda beden eğitimi öğretmenliği yapan Yahya Celep, yürümekte zorluk çeken 5. sınıf öğrencisini sırtına aldı. Öğretmen ve öğrenicinin, diğer çocuklar ile spor yaptığı fotoğraf paylaşım rekoru kırıyor.
Öğrencisini gösteri için sırtına almadığını belirten beden eğitimi öğretmeni Yahya Celep konuyla ilgili açıklama yapmadı. Celep'in sosyal medyaya dahi çıkmayı sevmediğini belirten okul müdürü Gökhan Kocabuğa, "Böyle bir öğretmenle çalışmaktan memnuniyet duyuyorum. Bizim için çok gurur verici bir olay. Biz bunlara alışığız. Sene başından beri hocamızın öğrencimizle ilgilenmesine hep şahit olduk. Basketbol oynarken sırtına aldığını, voleybol oynarken sırtına aldığını gördük. Diğer arkadaşlarının yaptıkları hiçbir etkinlikten alı koymuyor öğretmenimiz öğrencimizi. Kendisine minnettarız. Çalışkan, fedakar bir arkadaşımız. Asla böyle konularda sosyal medyaya dahi çıkmayı sevmeyen bir kişidir. Yaptığı olay bizim için çok normal ilk kez böyle ortaya çıktığı için biz de şaşırdık gerçekten. Bu tür öğretmenlerin ben çok olduğunu düşünüyorum. Öğretmenlik mesleği içerisinde olan olaylardan. Tüm meslektaşlarımızın gayretli ve özverili olduğunu düşünüyorum. Sadece bu bir örneğidir" dedi.
Karasu İlçe Milli Eğitim Müdür Vekili Halil Dursun ise yaptığı açıklamada, "Yahya Celep öğretmenimizin yaptığı bu davranış tüm öğretmenlerin sıradan yapmış olduğu bir davranıştır. Tüm öğretmenlerimiz birer Yahya Celep'tir. Ancak kimi bir dağ köyünde soba başında, kimi bir şehirde TÜBİTAK projesinde imzalarını atmış, eserlerini ortaya koymuş ama gün yüzüne çıkmamış fedakar öğretmenlerimiz birer Yahya Celep'tir. Öğretmenlerimiz kendi çevrelerine ışık vererek kendileri tükenirken çevresini aydınlatan kişilerdir. Ben Yahya öğretmenimize teşekkür ediyorum" ifadelerini kullandı.
Etiketler:
EĞİTİM,
SON DAKİKA
Yer:
İstanbul, Türkiye
Dün Çerkez Hasan Bugün Ömer Halisdemir Kahramanlar Bitmez
Bir dost meclisinde söz darbelerden açılıyor ve konu dönüp dolaşıyor geliyor Niğde’nin, yiğit evladına. Tarihî konularda bir derya olan Süleyman Zeki Bağlan Hocamız “Ömer Halisdemir ilk değil ki” diyor “Bir Çerkez Hasan’ımız var mesela!” Çerkez Hasan kimdir, nerede yatar diye soruyoruz, “Düşün peşime götüreyim” diyor. “Hemen şurada Edirnekapı’da!” Gidiyoruz, sur dışına çıkar çıkmaz ilk ada. Lakin mermer atölyeleri ile kuşatılmış, kapılar zincirli, içeri girmek mümkün olmuyor. Milletin şaşkın bakışları arasında duvara tırmanıp içeri atlıyoruz. Gözümüze bir taş mezarlığı çarpıyor âdeta, işli mermerler parça parça. Otlar cangıl olmuş adım attırmıyor insana. Neyse Fatiha’mızı okuyoruz ve Süleyman Hocam başlıyor anlatmaya: Bizim millet Abdülaziz Han’ı pehlivan meşrep olarak tanır, sanırsın cazgırlık yapıyor Kırkpınar’da. Hâlbuki sıkı bir tedristen geçmiştir, yabancılara kendi lisanlarıyla hitap edebilir. Ressamdır, hattattır ve şairdir sonra. Padişah iken Mısır, Avusturya, Almanya, Fransa ve İngiltere’yi ziyaret eder, Avrupalıların kafasındaki barbar Türk mefhumunu yıkar, zarafetine, kibarlığına, vakarına hayran olurlar. Abdülaziz Han imar faaliyetleri hızlandırır, donanma tarihinin en güçlü seviyesine ulaşır. Düşünün “Şimendifer geçsin de velev ki sırtımdan geçsin” der ve demir yolu için sarayının bahçesini verir gözünü kırpmadan. Sahil sarayları yıkılır gider, umurunda bile olmaz. Onun devrinde ordu modern silahlarla teçhiz edilir, yeni mektepler açılır. Şura-yı Devlet (Danıştay), Divan-ı Ahkâm-ı Adliye (Yargıtay), Divan-ı Muhasebat (Sayıştay) kurulur, müesseseler oturmaya başlar. Herşey güllük gülistanlık değildir tabii. Sadaret makamında oturan Nedimof lâkaplı M. Nedim Paşa gaileler açar memleketin başına.
DARBECİ VİCDANI!
Abdülaziz’in annesi Pertevniyal Valide Sultan da hayr hasenat sahibidir. Yaptırdığı camiler, mektepler ayaktadır hâlâ. Kimsesizlere ve bilhassa para yüzünden içeri düşen mahkûmlara sahip çıkar. Abdülaziz Han, disiplinlidir, kararlıdır, dış güçler maşaları kullanır ve bir karalama kampanyası başlatırlar. Onun bir oturuşta kuzu yediğinden, pehlivanlarla boğuştuğundan dem vurur, istihzada bulunurlar. Nitekim Serasker (Genel Kurmay Bşk) Hüseyin Avni Paşa’nın yönettiği cunta işareti alır işe başlar. Abdülaziz Han’ı haleder, götürüp Topkapı Sarayına (3. Selim’in boğdurulduğu odaya) kapatırlar. Sadece onu değil, Valide Sultanı ve hanım efendilerini de bizar eder, iter kakar mücevherlerini yağmalarlar. Nesrin Neş’erek kadın efendiyi sürükleye sürükleye sandala bindirir, o soğukta üzerinden şalını çeker alırlar. Garibim Boğaz’ın ayazında büzülür kalır, sırılsıklam ıslanır yağmur altında.Bilahare Abdülaziz Han’ı Ortaköy Feriye Köşküne alır, üzerine çöker, makasla bileklerini kesip şehit ederler insafsızca. Çağırdıkları hekimler “intihar” raporuna imza koymaz, rütbelerini sökerler yine yanaşmazlar. Bir insan tek bileğini kesebilir ama kesik bilekle makas tutamaz bir daha, ikincisini kesmesi ne akla sığar ne mantığa. Hekim dediğin alet olamaz böyle oyuna. Cunta tehditle baskıyla ilgili evrakları toplar ve V. Murad’ı oturtur koltuğa.
Bakın şu işe ki sandalda fena hâlde üşüten ve manen yıkılan Nesrin Neş’erek Hanım da vefat edecek iki evladını öksüz bırakacaktır o sıra. Nesrin Sultan Ubıh asıllı Çerkez Beyi Gazi İsmail’in kızıdır. Hasan adlı bir kardeşi vardır ki boylu poslu, yakışıklı bir subaydır, silahtan iyi anlar. Öyle ki orduya alınması düşünülen tüfekler tabancalar hakkında fikrini sorarlar. Çok sadık ve gözü karadır, bir ara Galata kabadayıları ile çatışmış ve alayını pişman etmiştir doğduklarına. Tek başına ordudur, bu yüzden Veliaht Yusuf İzzet Efendi’ye yaver yaparlar. Serasker Hüseyin Avni Paşa da çekinir. Acilen tayinini Bağdat’a çıkartır, İstanbul’dan uzaklaştırmaya bakar.
YANLARINA KALMAZ
15 Haziran 1876 -Kolağası Çerkez Hasan artık Dersaadet’te tutulmayacağını anlar. Ablasının ve eniştesinin öcünü almak için atlar bir sandala, gider Kuzguncuk’a. Ancak Hüseyin Avni Paşa köşkte yoktur, toplantıya gittiğini öğrenir uşaklardan. Döner gelir ve beline birkaç tabanca takar, kuşağına Çerkez kamasını sokar, doğru Mithat Paşa’nın Beyazıt’taki konağına… Üzerinde yaver kordonları vardır, haber getirdiğini söyleyince kapı ağaları zorluk çıkarmaz. Elini kolunu sallayarak girer toplantı odasına. Burası geniş bir sofadır, sağ tarafta Hüseyin Avni Paşa ve has adamı Kaptan-ı Derya Kayserili Ahmet Paşa vardır. Direkt onların üzerine gider, revolveri çıkararak Hüseyin Avni Paşa’yı göğsünden ve karnından yaralar. Bu esnada Kayserili arkasından kavrar. Kamasını çıkarıp Ahmet Paşa’nın parmaklarını keser, kulağını koparır ve yerde yatan Hüseyin Avni Paşa’yı bıçaklamaya başlar. Hariciye Nazırı Reşit Paşa ise koltuğunda donmuş kalmıştır (bir rivayete göre ölmüştür heyecandan) bir el de onun kafasına sıkar. Mithat Paşa o hengamede harem dairesine kaçar. Kapıyı zorlasa da açamaz, Rüştü ve Halet Paşa da bir odaya kapanmış ağır masalar yaslamışlardır kapının ardına. Derken inzibatlar yetişir karakoldan. Çerkez Hasan’ın onlarla alıp veremediği yoktur “teslim ol” çağrısına direnmez, kaçmaya kurtulmaya da çalışmaz. Başına gelecekleri biliyordur oysa. Yalnız o sıra bir kolağası hakaretamiz konuşur, gereksiz hareketler yapar. Hasan bir anda kollarına giren askerlerden kurtulur ve çizmesinde sakladığı tek atımlık tabancayı çıkarır, tetiğe basar. Çerkez alelacele yargılanır (17 Haziran 1876). Mahkemede “Şuray-ı Devlet Reisi Mithat Paşa ile Bahriye Nazırı Kayserili Ahmet Paşa’yı öldüremediğim için müteessirim, biçare zabit ve muhafızları istemeden hırpaladığım için ise pişmanım. Nefsim için yapmadım, millet için yaptım. Cezama razıyım” der. Yaralarını sarmak isteyen hekime “beyhude uğraşmayın” der, “nasıl olsa asacaklar. Devletin malzemesi zayi olmaya!” Sadakate bakın, ıstırabı vardır oysa. Divan-ı Harp önce askerlikten tardına, sonra idamına karar verir. Hüküm aynı gün Beyazıt Meydanı’nda infaz edilir iri bir dut ağacının dallarında. Hüseyin Avni baskısından kurtulan halk, Çerkez Hasan’ı destanlaştırır. Şiirler yazar, ağıtlar yakar. Senâî, Nâim, Hilmi Efendi gibi şâirler mersiyeler kaleme alır. Eşref Paşa “Rabb-i izzet Cennet etsin kabrini Çerkes Hasan / Kâmet-i Avnîye ol esnada biçmişdi kefen” mısraları ile tercüman olur kalabalıklara. Sultan Abdülhamid Han saltanata gelir gelmez o dut ağacını kestirecek ve Çerkez Hasan’ın kabrini yaptıracaktır. Üzerine de “Ümerâ ve guzât-ı çerâkiseden İsmâil Bey’in oğlu olup, genç yaşında (26) velînîmeti uğrunda fedâ-yı cân eden Çerkez Hasan Bey’in kabridir” yazdırır zarif bir hatla. Bu kabir bilahare zamana yenilir ve unutulur. Allah razı olsun Hüseyin Hilmi Işık Hoca arar bulur ve bizzat kendi parasıyla yaptırır. Ancak kabristan şu günlerde de çok perişan, Çerkez Hasan gibi nice kahramanın, devlet adamının, sanatkârın, ulemanın taşları devrilmiş kırılmış, bir utanç vesikası gibi duruyorlar ortada. İstanbul’un orta yeri ve en önemli kavşak. Turistler hâlimize bakıp gülüyor ihtimal. Meclis Başkanımız İsmail Kahraman Beyefendi’nin tarihe çok değer verdiğini biliyorum. Bu vesileyle elden geçirilebilir mi acaba?..
1876'DA İDAM EDİLDİ
Divan-ı Harp önce askerlikten tardına, sonra idamına karar verir Çerkez Hasan’ın. Hüküm aynı gün Beyazıt Meydanı’nda infaz edilir iri bir dut ağacının dallarında. Sultan Abdülhamid Han saltanata gelir gelmez o dut ağacını kestirir ve kabrini yaptırır. Hüseyin Hilmi Işık Efendi de yıllar sonra kendi parasıyla kabri tamir ettirir.
DARBECİ VİCDANI!
Abdülaziz’in annesi Pertevniyal Valide Sultan da hayr hasenat sahibidir. Yaptırdığı camiler, mektepler ayaktadır hâlâ. Kimsesizlere ve bilhassa para yüzünden içeri düşen mahkûmlara sahip çıkar. Abdülaziz Han, disiplinlidir, kararlıdır, dış güçler maşaları kullanır ve bir karalama kampanyası başlatırlar. Onun bir oturuşta kuzu yediğinden, pehlivanlarla boğuştuğundan dem vurur, istihzada bulunurlar. Nitekim Serasker (Genel Kurmay Bşk) Hüseyin Avni Paşa’nın yönettiği cunta işareti alır işe başlar. Abdülaziz Han’ı haleder, götürüp Topkapı Sarayına (3. Selim’in boğdurulduğu odaya) kapatırlar. Sadece onu değil, Valide Sultanı ve hanım efendilerini de bizar eder, iter kakar mücevherlerini yağmalarlar. Nesrin Neş’erek kadın efendiyi sürükleye sürükleye sandala bindirir, o soğukta üzerinden şalını çeker alırlar. Garibim Boğaz’ın ayazında büzülür kalır, sırılsıklam ıslanır yağmur altında.Bilahare Abdülaziz Han’ı Ortaköy Feriye Köşküne alır, üzerine çöker, makasla bileklerini kesip şehit ederler insafsızca. Çağırdıkları hekimler “intihar” raporuna imza koymaz, rütbelerini sökerler yine yanaşmazlar. Bir insan tek bileğini kesebilir ama kesik bilekle makas tutamaz bir daha, ikincisini kesmesi ne akla sığar ne mantığa. Hekim dediğin alet olamaz böyle oyuna. Cunta tehditle baskıyla ilgili evrakları toplar ve V. Murad’ı oturtur koltuğa.
Bakın şu işe ki sandalda fena hâlde üşüten ve manen yıkılan Nesrin Neş’erek Hanım da vefat edecek iki evladını öksüz bırakacaktır o sıra. Nesrin Sultan Ubıh asıllı Çerkez Beyi Gazi İsmail’in kızıdır. Hasan adlı bir kardeşi vardır ki boylu poslu, yakışıklı bir subaydır, silahtan iyi anlar. Öyle ki orduya alınması düşünülen tüfekler tabancalar hakkında fikrini sorarlar. Çok sadık ve gözü karadır, bir ara Galata kabadayıları ile çatışmış ve alayını pişman etmiştir doğduklarına. Tek başına ordudur, bu yüzden Veliaht Yusuf İzzet Efendi’ye yaver yaparlar. Serasker Hüseyin Avni Paşa da çekinir. Acilen tayinini Bağdat’a çıkartır, İstanbul’dan uzaklaştırmaya bakar.
YANLARINA KALMAZ
15 Haziran 1876 -Kolağası Çerkez Hasan artık Dersaadet’te tutulmayacağını anlar. Ablasının ve eniştesinin öcünü almak için atlar bir sandala, gider Kuzguncuk’a. Ancak Hüseyin Avni Paşa köşkte yoktur, toplantıya gittiğini öğrenir uşaklardan. Döner gelir ve beline birkaç tabanca takar, kuşağına Çerkez kamasını sokar, doğru Mithat Paşa’nın Beyazıt’taki konağına… Üzerinde yaver kordonları vardır, haber getirdiğini söyleyince kapı ağaları zorluk çıkarmaz. Elini kolunu sallayarak girer toplantı odasına. Burası geniş bir sofadır, sağ tarafta Hüseyin Avni Paşa ve has adamı Kaptan-ı Derya Kayserili Ahmet Paşa vardır. Direkt onların üzerine gider, revolveri çıkararak Hüseyin Avni Paşa’yı göğsünden ve karnından yaralar. Bu esnada Kayserili arkasından kavrar. Kamasını çıkarıp Ahmet Paşa’nın parmaklarını keser, kulağını koparır ve yerde yatan Hüseyin Avni Paşa’yı bıçaklamaya başlar. Hariciye Nazırı Reşit Paşa ise koltuğunda donmuş kalmıştır (bir rivayete göre ölmüştür heyecandan) bir el de onun kafasına sıkar. Mithat Paşa o hengamede harem dairesine kaçar. Kapıyı zorlasa da açamaz, Rüştü ve Halet Paşa da bir odaya kapanmış ağır masalar yaslamışlardır kapının ardına. Derken inzibatlar yetişir karakoldan. Çerkez Hasan’ın onlarla alıp veremediği yoktur “teslim ol” çağrısına direnmez, kaçmaya kurtulmaya da çalışmaz. Başına gelecekleri biliyordur oysa. Yalnız o sıra bir kolağası hakaretamiz konuşur, gereksiz hareketler yapar. Hasan bir anda kollarına giren askerlerden kurtulur ve çizmesinde sakladığı tek atımlık tabancayı çıkarır, tetiğe basar. Çerkez alelacele yargılanır (17 Haziran 1876). Mahkemede “Şuray-ı Devlet Reisi Mithat Paşa ile Bahriye Nazırı Kayserili Ahmet Paşa’yı öldüremediğim için müteessirim, biçare zabit ve muhafızları istemeden hırpaladığım için ise pişmanım. Nefsim için yapmadım, millet için yaptım. Cezama razıyım” der. Yaralarını sarmak isteyen hekime “beyhude uğraşmayın” der, “nasıl olsa asacaklar. Devletin malzemesi zayi olmaya!” Sadakate bakın, ıstırabı vardır oysa. Divan-ı Harp önce askerlikten tardına, sonra idamına karar verir. Hüküm aynı gün Beyazıt Meydanı’nda infaz edilir iri bir dut ağacının dallarında. Hüseyin Avni baskısından kurtulan halk, Çerkez Hasan’ı destanlaştırır. Şiirler yazar, ağıtlar yakar. Senâî, Nâim, Hilmi Efendi gibi şâirler mersiyeler kaleme alır. Eşref Paşa “Rabb-i izzet Cennet etsin kabrini Çerkes Hasan / Kâmet-i Avnîye ol esnada biçmişdi kefen” mısraları ile tercüman olur kalabalıklara. Sultan Abdülhamid Han saltanata gelir gelmez o dut ağacını kestirecek ve Çerkez Hasan’ın kabrini yaptıracaktır. Üzerine de “Ümerâ ve guzât-ı çerâkiseden İsmâil Bey’in oğlu olup, genç yaşında (26) velînîmeti uğrunda fedâ-yı cân eden Çerkez Hasan Bey’in kabridir” yazdırır zarif bir hatla. Bu kabir bilahare zamana yenilir ve unutulur. Allah razı olsun Hüseyin Hilmi Işık Hoca arar bulur ve bizzat kendi parasıyla yaptırır. Ancak kabristan şu günlerde de çok perişan, Çerkez Hasan gibi nice kahramanın, devlet adamının, sanatkârın, ulemanın taşları devrilmiş kırılmış, bir utanç vesikası gibi duruyorlar ortada. İstanbul’un orta yeri ve en önemli kavşak. Turistler hâlimize bakıp gülüyor ihtimal. Meclis Başkanımız İsmail Kahraman Beyefendi’nin tarihe çok değer verdiğini biliyorum. Bu vesileyle elden geçirilebilir mi acaba?..
1876'DA İDAM EDİLDİ
Divan-ı Harp önce askerlikten tardına, sonra idamına karar verir Çerkez Hasan’ın. Hüküm aynı gün Beyazıt Meydanı’nda infaz edilir iri bir dut ağacının dallarında. Sultan Abdülhamid Han saltanata gelir gelmez o dut ağacını kestirir ve kabrini yaptırır. Hüseyin Hilmi Işık Efendi de yıllar sonra kendi parasıyla kabri tamir ettirir.
Etiketler:
KÜLTÜR-SANAT
Yer:
İstanbul, Türkiye
EGO Genel Müdürlüğü: Unutulan Eşyalar İçin Son 3 Gün
EGO Genel Müdürlüğü, Metro, Ankaray ve otobüslerde unutulan veya düşürülen eşyaları, 25 Şubat Cumartesi günü ihale yolu ile satışa çıkaracak.
EGO Kayıp Eşya Bürosunca teslim alınan unutulmuş eşyaların öncelikli olarak sahiplerine ulaşılmaya çalışıldığını belirten yetkililer, sahibi bulunamayan eşyaların 15 günlük periyotlar halinde EGO Genel Müdürlüğünün "www.ego.gov.tr/kayıp eşya" internet adresinde listelenerek ilan edildiğini hatırlattı. Yetkililer, hiçbir şekilde sahibine ulaşılamayan eşyaların EGO tarafından 1 yıl boyunca saklandıktan sonra, açık artırma yöntemiyle satışa sunulduğunu ifade etti.
Yetkililer, bulunan eşyaların üzerinde iletişim bilgisi bulunması halinde Kayıp Eşya Bürosu tarafından direkt iletişime geçilerek sahiplerine teslim edildiğini söyledi.
Her gün 1 milyonun üzerinde Ankaralının seyahat ettiği toplu taşıma araçlarında çok çeşitli eşyaların unutulduğunu veya düşürüldüğünü belirten yetkililer, unutulanlar arasında; cüzdan, gözlük, kolye, cep telefonu, şemsiye, kitap, okul çantası, şapka, gömlek gibi eşyaların ağırlıkta olduğunu, bunların yanı sıra unutulan eşyalar arasında dizüstü bilgisayardan bisiklete, fotoğraf makinesinden matkaba kadar büyük çaptaki eşyaların da yer aldığını söyledi.
EGO Kayıp Eşya Bürosunca teslim alınan unutulmuş eşyaların öncelikli olarak sahiplerine ulaşılmaya çalışıldığını belirten yetkililer, sahibi bulunamayan eşyaların 15 günlük periyotlar halinde EGO Genel Müdürlüğünün "www.ego.gov.tr/kayıp eşya" internet adresinde listelenerek ilan edildiğini hatırlattı. Yetkililer, hiçbir şekilde sahibine ulaşılamayan eşyaların EGO tarafından 1 yıl boyunca saklandıktan sonra, açık artırma yöntemiyle satışa sunulduğunu ifade etti.
Yetkililer, bulunan eşyaların üzerinde iletişim bilgisi bulunması halinde Kayıp Eşya Bürosu tarafından direkt iletişime geçilerek sahiplerine teslim edildiğini söyledi.
Her gün 1 milyonun üzerinde Ankaralının seyahat ettiği toplu taşıma araçlarında çok çeşitli eşyaların unutulduğunu veya düşürüldüğünü belirten yetkililer, unutulanlar arasında; cüzdan, gözlük, kolye, cep telefonu, şemsiye, kitap, okul çantası, şapka, gömlek gibi eşyaların ağırlıkta olduğunu, bunların yanı sıra unutulan eşyalar arasında dizüstü bilgisayardan bisiklete, fotoğraf makinesinden matkaba kadar büyük çaptaki eşyaların da yer aldığını söyledi.
Etiketler:
GÜNCEL,
SON DAKİKA
Yer:
İstanbul, Türkiye
Rus Diplomatlara Neler Oluyor, Bir Bir Öldürülüyorlar...
Dün hayatını kaybeden Rusya'nın Birleşmiş Milletler Daimi Temsilcisi Vitaly Churkin, son 3 ayda hayatını kaybeden 5'inci Rus diplomat oldu.
Rusya'nın Birleşmiş Milletler Daimi Temsilcisi Vitaly Churkin, dün New York'taki ofisinde rahatsızlandıktan sonra aniden hayatını kaybetti. Açıklama yetkisi olmayan ABD'li bir yetkilinin, Rus Büyükelçinin kalp krizi sonucu hayatını kaybetmesine yönelik açıklamalarının aksine Rusya Federal Kolluk Kuvvetleri, Rus Büyükelçinin sağlığında olağandışı bir şey olmadığını belirtti. Şüpheli şekilde hayatını kaybeden Vitaly Churkin, son 3 ayda ölen 5'inci Rus diplomat oldu. 5 Rus diplomat son üç ayda öldürüldü ya da henüz belirlenemeyen nedenlerle hayatını kaybetti. Hayatını kaybedenlerden ilk isim yüksek rütbeli diplomat Petr Polshikov oldu. 18 Aralık 2016 tarihinde silahlı saldırı sonucu hayatını kaybeden Polshikov'un cansız bedeni banyoda bulunmuştu. İkinci isim ise; 19 Aralık'ta Ankara'daki sanat galerisinde yaptığı konuşma sırasında arkasından vurularak öldürülen Andrey Karlov oldu. Rusya Federal Subayı Oleg Erovinkin ise 26 Aralık 2016 tarihinde Moskova'da arabasında ölü olarak bulundu. Dördüncü isim ise, yüksek rütbeli diplomat Andrey Melanin. Andrey Melanin, 9 Ocak 2017 tarihinde Atina kentindeki evinde ölü olarak bulundu.
Son isim ise Rus Büyükelçisi Vitaly Churkin, doğum gününden bir gün önce henüz açıklanmayan bir nedenle hayatını kaybetti.
Rusya'nın Birleşmiş Milletler Daimi Temsilcisi Vitaly Churkin, dün New York'taki ofisinde rahatsızlandıktan sonra aniden hayatını kaybetti. Açıklama yetkisi olmayan ABD'li bir yetkilinin, Rus Büyükelçinin kalp krizi sonucu hayatını kaybetmesine yönelik açıklamalarının aksine Rusya Federal Kolluk Kuvvetleri, Rus Büyükelçinin sağlığında olağandışı bir şey olmadığını belirtti. Şüpheli şekilde hayatını kaybeden Vitaly Churkin, son 3 ayda ölen 5'inci Rus diplomat oldu. 5 Rus diplomat son üç ayda öldürüldü ya da henüz belirlenemeyen nedenlerle hayatını kaybetti. Hayatını kaybedenlerden ilk isim yüksek rütbeli diplomat Petr Polshikov oldu. 18 Aralık 2016 tarihinde silahlı saldırı sonucu hayatını kaybeden Polshikov'un cansız bedeni banyoda bulunmuştu. İkinci isim ise; 19 Aralık'ta Ankara'daki sanat galerisinde yaptığı konuşma sırasında arkasından vurularak öldürülen Andrey Karlov oldu. Rusya Federal Subayı Oleg Erovinkin ise 26 Aralık 2016 tarihinde Moskova'da arabasında ölü olarak bulundu. Dördüncü isim ise, yüksek rütbeli diplomat Andrey Melanin. Andrey Melanin, 9 Ocak 2017 tarihinde Atina kentindeki evinde ölü olarak bulundu.
Son isim ise Rus Büyükelçisi Vitaly Churkin, doğum gününden bir gün önce henüz açıklanmayan bir nedenle hayatını kaybetti.
Etiketler:
DÜNYA,
SON DAKİKA
Yer:
İstanbul, Türkiye
Arap İşadamlarından Türkiye'ye Milyon Dolarlık Yatırım
Arap işadamı Muhammet Abdülhamit El Kattan ile Türkiye'deki yatırım ortağı Burçin Şahin, yapmayı planladıkları yatırımları görüşmek üzere Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi ve Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Yalçın Topçu ile bir araya geldi.
Kocaeli'de turizm ve gayrimenkul alanında maliyeti 70 milyon doları aşan önemli yatırımları bulunan Suudi iş adamı Muhammet Abdülhamit El Kattan ve yatırım ortağı Burçin Şahin, başta Suudi Arabistan, Katar ve Fas'lı yatırımcı grubuyla Türkiye'ye önemli yatırımlar yapmaya hazırlanıyor. Türkiye sevdası ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan güvencesi sebebiyle yatırımlarına özellikle 15 Temmuz darbe girişiminden sonra daha da ağırlık veren iş adamı El Kattan, yapmayı planladığı yatırımlarla ilgili Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Yalçın Topçu ve Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi ile bir araya geldi. Ekonomi Bakanı Zeybekçi tarafından özel olarak konuk edilen iş adamı El Kattan ve yatırım ortağı Burçin Şahin, Bakan Zeybekçi'den Türkiye Cumhuriyeti'nin teşvikli sektörleri ve projeleriyle ilgili de bilgiler aldı.
5 yıldır Türkiye'de ticari faaliyetler yürüttüklerini, Kocaeli'de özellikle turizm ve inşaat alanlarında yatırımlar yaptıklarını vurgulayan İş adamı El Kattan, Türkiye ile sadece ticari değil gönül bağlarının da olduğunu vurguladı. Türkiye sevdasından dolayı oğluna Türkiye anlamına gelen "Turki" ismini verdiğini ifade eden El Kattan, "İzmit'te yaklaşık 70 milyon dolarlık yatırımla ofisler ve konutlar inşa ettik. Yaptığımız işler sadece al-sat değil. Özellikle yarım kalan,atıl olan yatırımlara değer katarak, yenileyerek yeniden canlandırıyoruz. Bizim Türkiye'de daha da çok yapmak istediğimiz iş var. Hatta Türkiye'de son yatırımımızı 15 Temmuz darbe girişiminden hemen sonra yaptık. Çünkü Türkiye'ye ve bu ülkenin istikrarına çok inanıyoruz. Türkiye'ye çok güveniyoruz. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın dövizle ilgili çağrısından sonra milyonlarca dolar paramızı bozdurup TL'ye çevirdik. Kar yada zarar etmeyi düşünmeden yaptık biz bunu. Çünkü biz Türkiye'yi çok seviyoruz. Oğlumun adını Turki koydum. Biz, güzel yüzlü çocuklara Turki ismini veririz" dedi.
"Türkiye'ye yatırım yapın. Asla zarar etmezsiniz"
El Kattan başta olmak üzere özellikle Müslüman coğrafyasına, "Türkiye'ye yatırım yapın. Asla zarar etmezsiniz" tavsiyesinde bulunan Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi, "kardeş" yatırımlara daha çok ihtiyaç duyulduğunu söyledi. Bakan Zeybekçi, "Avrupa dahil bu coğrafyaya baktığımızda geleceği olan, yatırımcıya kazandıracak olan tek ülke Türkiye'dir. Geleceğin en heyecan veren ve en karlı ülkesi Türkiye. Biz son 15 yıl içinde her şeyi 3'e katladık. Önümüzdeki 15 yıl içinde bir daha katlayacağız. Ama Avrupa'da bu böyle olmayacak. Onlar önümüzdeki 20 yıl boyunca yaşlanmaya devam edecek. Eksi faiz, enflasyon 0 seviyesinde ama tüketim artmıyor. Çünkü tüketecek adamı yok. Avrupa Euro'yu bilerek aşağıda, değersiz tutuyor. İhracatı artsın diye. Finans politikalarıyla bir şeyler yapmaya çalışıyorlar ama yapamazlar" diye konuştu.
"Petrokimya sektöründe 28 milyar dolar civarında cari açığımız var. Bunu kapatmak için çalışıyoruz"
Arap işadamı El Kattan ve Türk ortağı Burçin Şahin'e özellikle; enerji teknolojileri, savunma teknolojileri, petrokimya, ilaç ve sağlık teknolojileri alanlarında yatırım yapmalarını öneren Bakan Zeybekçi, bu alanlarda yatırımcının önünü açmak için kurulan Yatırım Bazlı Teşvik Sistemi'yle de yatırımcılara çok özel imkanlar tanıdıklarını ifade etti. Bakan Zeybekçi, "Türkiye'nin 12 yılda elektrik tüketimi bir kattan fazla, yani yüzde 110 arttı. 78 bin KiloWatt'a yükseldi. Önümüzdeki 10 yılda bu rakamın 2 katına çıkacağını öngörüyoruz. Sadece enerji alanında 250 milyar dolar civarında yatırım gerçekleşti. Bunun 60 milyar doları yenilenebilir enerji alanında oldu. Sizlere önerebileceğim alanlar ilk önce tabiî ki enerji dağıtım ve enerji üretim sektörleri. Petrokimya sektöründe 28 milyar dolar civarında cari açığımız var. Bunu kapatmak için çalışıyoruz. Bizim en büyük ortaklık yapabileceğimiz alan petrokimya ve bu alanda da başta Suudi Arabistan olmak üzere Müslüman kardeşlerimiz geliyor" şeklinde konuştu.
Bakan Zeybekçi, Türkiye'nin tüm kurumlarının yatırım ve yatırımcı dostu politikalar izlediğini vurgulayarak, Ekonomi Bakanlığı'nın da kendilerinin yanında olduğunu ifade etti. Ekonomi Bakanlığı başta olmak üzere Türkiye'nin tüm kurum ve kuruluşlarının yabancı yatırımcıya yardımcı olmak üzere titizlikle çalıştığını ifade eden Bakan Zeybekçi, "Türkiye ilginize ve sevginize teşekkür ediyorum. Kardeş yatırımcılarımıza çok güveniyoruz. Sizlerden ülkemize büyük yatırımlar bekliyoruz" dedi.
Ziyarette El Kattan'ın yatırım ortağı Burçin Şahin Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi'ye bugüne kadar gerçekleştirdikleri projeleri ve halen devam etmekte olan yatırımların sunumunu yaptı.
Kocaeli'de turizm ve gayrimenkul alanında maliyeti 70 milyon doları aşan önemli yatırımları bulunan Suudi iş adamı Muhammet Abdülhamit El Kattan ve yatırım ortağı Burçin Şahin, başta Suudi Arabistan, Katar ve Fas'lı yatırımcı grubuyla Türkiye'ye önemli yatırımlar yapmaya hazırlanıyor. Türkiye sevdası ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan güvencesi sebebiyle yatırımlarına özellikle 15 Temmuz darbe girişiminden sonra daha da ağırlık veren iş adamı El Kattan, yapmayı planladığı yatırımlarla ilgili Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Yalçın Topçu ve Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi ile bir araya geldi. Ekonomi Bakanı Zeybekçi tarafından özel olarak konuk edilen iş adamı El Kattan ve yatırım ortağı Burçin Şahin, Bakan Zeybekçi'den Türkiye Cumhuriyeti'nin teşvikli sektörleri ve projeleriyle ilgili de bilgiler aldı.
5 yıldır Türkiye'de ticari faaliyetler yürüttüklerini, Kocaeli'de özellikle turizm ve inşaat alanlarında yatırımlar yaptıklarını vurgulayan İş adamı El Kattan, Türkiye ile sadece ticari değil gönül bağlarının da olduğunu vurguladı. Türkiye sevdasından dolayı oğluna Türkiye anlamına gelen "Turki" ismini verdiğini ifade eden El Kattan, "İzmit'te yaklaşık 70 milyon dolarlık yatırımla ofisler ve konutlar inşa ettik. Yaptığımız işler sadece al-sat değil. Özellikle yarım kalan,atıl olan yatırımlara değer katarak, yenileyerek yeniden canlandırıyoruz. Bizim Türkiye'de daha da çok yapmak istediğimiz iş var. Hatta Türkiye'de son yatırımımızı 15 Temmuz darbe girişiminden hemen sonra yaptık. Çünkü Türkiye'ye ve bu ülkenin istikrarına çok inanıyoruz. Türkiye'ye çok güveniyoruz. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın dövizle ilgili çağrısından sonra milyonlarca dolar paramızı bozdurup TL'ye çevirdik. Kar yada zarar etmeyi düşünmeden yaptık biz bunu. Çünkü biz Türkiye'yi çok seviyoruz. Oğlumun adını Turki koydum. Biz, güzel yüzlü çocuklara Turki ismini veririz" dedi.
"Türkiye'ye yatırım yapın. Asla zarar etmezsiniz"
El Kattan başta olmak üzere özellikle Müslüman coğrafyasına, "Türkiye'ye yatırım yapın. Asla zarar etmezsiniz" tavsiyesinde bulunan Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi, "kardeş" yatırımlara daha çok ihtiyaç duyulduğunu söyledi. Bakan Zeybekçi, "Avrupa dahil bu coğrafyaya baktığımızda geleceği olan, yatırımcıya kazandıracak olan tek ülke Türkiye'dir. Geleceğin en heyecan veren ve en karlı ülkesi Türkiye. Biz son 15 yıl içinde her şeyi 3'e katladık. Önümüzdeki 15 yıl içinde bir daha katlayacağız. Ama Avrupa'da bu böyle olmayacak. Onlar önümüzdeki 20 yıl boyunca yaşlanmaya devam edecek. Eksi faiz, enflasyon 0 seviyesinde ama tüketim artmıyor. Çünkü tüketecek adamı yok. Avrupa Euro'yu bilerek aşağıda, değersiz tutuyor. İhracatı artsın diye. Finans politikalarıyla bir şeyler yapmaya çalışıyorlar ama yapamazlar" diye konuştu.
"Petrokimya sektöründe 28 milyar dolar civarında cari açığımız var. Bunu kapatmak için çalışıyoruz"
Arap işadamı El Kattan ve Türk ortağı Burçin Şahin'e özellikle; enerji teknolojileri, savunma teknolojileri, petrokimya, ilaç ve sağlık teknolojileri alanlarında yatırım yapmalarını öneren Bakan Zeybekçi, bu alanlarda yatırımcının önünü açmak için kurulan Yatırım Bazlı Teşvik Sistemi'yle de yatırımcılara çok özel imkanlar tanıdıklarını ifade etti. Bakan Zeybekçi, "Türkiye'nin 12 yılda elektrik tüketimi bir kattan fazla, yani yüzde 110 arttı. 78 bin KiloWatt'a yükseldi. Önümüzdeki 10 yılda bu rakamın 2 katına çıkacağını öngörüyoruz. Sadece enerji alanında 250 milyar dolar civarında yatırım gerçekleşti. Bunun 60 milyar doları yenilenebilir enerji alanında oldu. Sizlere önerebileceğim alanlar ilk önce tabiî ki enerji dağıtım ve enerji üretim sektörleri. Petrokimya sektöründe 28 milyar dolar civarında cari açığımız var. Bunu kapatmak için çalışıyoruz. Bizim en büyük ortaklık yapabileceğimiz alan petrokimya ve bu alanda da başta Suudi Arabistan olmak üzere Müslüman kardeşlerimiz geliyor" şeklinde konuştu.
Bakan Zeybekçi, Türkiye'nin tüm kurumlarının yatırım ve yatırımcı dostu politikalar izlediğini vurgulayarak, Ekonomi Bakanlığı'nın da kendilerinin yanında olduğunu ifade etti. Ekonomi Bakanlığı başta olmak üzere Türkiye'nin tüm kurum ve kuruluşlarının yabancı yatırımcıya yardımcı olmak üzere titizlikle çalıştığını ifade eden Bakan Zeybekçi, "Türkiye ilginize ve sevginize teşekkür ediyorum. Kardeş yatırımcılarımıza çok güveniyoruz. Sizlerden ülkemize büyük yatırımlar bekliyoruz" dedi.
Ziyarette El Kattan'ın yatırım ortağı Burçin Şahin Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi'ye bugüne kadar gerçekleştirdikleri projeleri ve halen devam etmekte olan yatırımların sunumunu yaptı.
Etiketler:
EKONOMİ,
SON DAKİKA
Yer:
İstanbul, Türkiye
Milletin Vekiliysen Bu Fiyatlara Karnın Aç Gezemezsin
"Türkiye Büyük Millet Meclisi Lokantası, 'TBMM Yemekhanesi veya Meclis Restaurantı, TBMM binası içinde bulunan ve topluma açık bir yemekhanedir. Kuruluş amacı "milletvekillerinin huzurlu, güvenli ve sağlıklı bir şekilde karınlarını doyurabilmesi" olarak özetlenebilir. Ancak bunun yanında halka da arz edilmiştir. Ücret karşılığı her vatandaş lokantadan istifade edebilir. Ankara'nın ve Türkiye'nin en seçkin lokantasıdır." Diyor Wikipedi Meclis Lokantası için. Fakat bu seçkinlik acaba nerden geliyor. En iyi aşçılardan mı yoksa fiyatlardan mı?
Evet, asgari ücreti görüşen ve 17,000 TL maaş alan vekillerimizin neden 1600 TL ile çok rahat geçinilebilir dediklerini belki bu yazıyla anlarsınız.
Peki, Milletvekillerinin yakındığı meclis lokantası mönüsünü gördünüz mü? Fiyatlarla dışardaki en ucuz restorant dahi yarışamaz...
Meclis'te sadece Milletvekillerine hizmet veren restorantta fiyatlar inanılmaz ucuz. Bir kase çorba 1 lira, şiş kebap sadece 5 lira...
EN PAHALISI 6 LİRA
Dışarda orta halli bir restorantta 20 liradan aşağı yiyemeyeceğiniz Kuzu Şiş meclis lokantasında 6 liraya satılıyor. Tavuk şiş 4 lira, Izgara köfte 5 lira, Pideli saç kavurma 5 lira, tavuk döner pilavlı 4 liradan milletvekillerine sunuluyor.
BİR YEMEK NE KADARA ÇIKIYOR?
Çorbasından tatlısına kadar bir milletvekili bu mönüyle karnını hayli ucuza doyurabilir. 1 liralık çorbaya 5 liralık bir ana yemek ekleyip 2 liralık bir de künefe söylediğinizde dört başı mağrur bir sofradan 8 liraya kalkabiliyorsunuz.
Hazır söz açılmışken belirtelim Asgari ücretlinin karnının doyacağı tek lokanta galiba Meclis Lokantası...
Evet, asgari ücreti görüşen ve 17,000 TL maaş alan vekillerimizin neden 1600 TL ile çok rahat geçinilebilir dediklerini belki bu yazıyla anlarsınız.
Peki, Milletvekillerinin yakındığı meclis lokantası mönüsünü gördünüz mü? Fiyatlarla dışardaki en ucuz restorant dahi yarışamaz...
Meclis'te sadece Milletvekillerine hizmet veren restorantta fiyatlar inanılmaz ucuz. Bir kase çorba 1 lira, şiş kebap sadece 5 lira...
EN PAHALISI 6 LİRA
Dışarda orta halli bir restorantta 20 liradan aşağı yiyemeyeceğiniz Kuzu Şiş meclis lokantasında 6 liraya satılıyor. Tavuk şiş 4 lira, Izgara köfte 5 lira, Pideli saç kavurma 5 lira, tavuk döner pilavlı 4 liradan milletvekillerine sunuluyor.
BİR YEMEK NE KADARA ÇIKIYOR?
Çorbasından tatlısına kadar bir milletvekili bu mönüyle karnını hayli ucuza doyurabilir. 1 liralık çorbaya 5 liralık bir ana yemek ekleyip 2 liralık bir de künefe söylediğinizde dört başı mağrur bir sofradan 8 liraya kalkabiliyorsunuz.
Hazır söz açılmışken belirtelim Asgari ücretlinin karnının doyacağı tek lokanta galiba Meclis Lokantası...
Etiketler:
SİYASET,
SON DAKİKA
Yer:
İstanbul, Türkiye
Facebook'tan Yuva Yıkacak Uygulama Geliyor
Etiketler:
DÜNYA,
SON DAKİKA
Yer:
İstanbul, Türkiye
20 Şubat 2017 Pazartesi
Meğer Küçük Ahmet'in Annesi Cinayet Zanlısından Hamileymiş...
İzmir'in Menemen ilçesinde, 7 gün önce kaybolan 15 yaşındaki lise öğrencisi Ahmet Coşkun'un su kuyusunda cesedi bulunurken, olayla ilgili ayrıntılar da ortaya çıkmaya başladı. Cinayet zanlısı, Ahmet’in başına keserle vurup, bir su kuyusuna attığını itiraf ederken, Ahmet’in annesi Elif M.’nin de katil zanlısından 3 aylık hamile olduğu öğrenildi.
Ahmet’in öğretmeniymiş
Dedesinin evine gitmek üzere evden ayrılan ve bir haftadır kendisinden haber alınamayan Ahmet'i, üvey babası Müştak M. (28) öldürdüğünü itiraf etmişti. İddiaya göre, öğretmeni Müştak M.'nin Ahmet'i çok sevdiği, onunla yakından ilgilendiği ve bir müddet sonra da 15 yıl önce eşinden ayrılan annesi ile evlenmek istediğini söylediği öğrenildi.
Küçük Ahmet annesini evlenmesi için zorlamış
Katil zanlısı üvey babası Müştak M.'yi liseli Ahmet'in de çok sevdiği ve annesini birçok isteyen olmasına rağmen öğretmeniyle evlenmesi için zorladığı iddia edildi. Oğlunu kırmayan anne Elif M.'nin (35) de katil zanlısı eşi Müştak M. ile tanıştı ve oğlunun mutluluğu için de kendisinden 7 yaş küçük olan zanlı ile yaklaşık 6 ay önce evlendiği öğrenildi.
Cinayeti işleyip eşini teselli etmiş
Öte yandan, katil zanlısı Müştak M., lise öğrencisi Ahmet'in kaybolduğu ve cinayeti işlediği gün eve gelip eşi ve akrabalarıyla yemek yediği, gözyaşı döktüğü ortaya çıktı. Katil zanlısının olay günü eşi Elif M.'nin elini tutup sürekli ona sarılarak teselli ettiği öğrenildi. Katil zanlısı jandarma ekipleri tarafından bir hafta boyunca yapılan arama çalışmalarına da katılarak, öldürdüğü lise öğrencisini üzüntülü bir şekilde aradığı belirtildi. Olayın ardından mahalle sakinleri şok yaşarken, Ahmet'in cinayete kurban gitmesine isyan etti.
"Çocuk da baba da birbirlerini seviyordu"
Mahalle sakinlerinden Hatice Kurnaz, "Bir haftadır kayıptı. Dün gece 12'de öldüğü ortaya çıktı. Cinayet zanlısı Müştak kayıp olduğundan beri buradaydı, bizlerle birlikte oturdu. Arama çalışmalarına çocuğun dayısı ile gitmiş. Ahmet çok sakin çok iyi bir çocuktu. Bizim elimizde büyüdü. Annesinden izinsiz hiçbir yere gitmezdi" dedi.
Anne cinayet zanlısından hamileymiş
Bir diğer komşu Duygu Burcugür, "Yok böyle bir şey, böyle bir canilik olamaz. Çocuk o kadar efendi, o kadar terbiyeliydi ki bu zamana kadar arkadaşlarıyla bile hiçbir kavgası yoktu. Cinayet zanlısı Müştak'ı tanımıyordum. Ama Ahmet'in kaybolmasından sonra gündüz gece hep birlikteydik. Zanlı hanımlarla birlikte biz otururken, yanımızdan hiç ayrılmadı. Elif ablanın telefonu hep onun elindeydi. Elif ablanın konuşmasına fırsat vermedi. Biz tanıyamadık. Cinayet zanlısı bizle otururken gayet rahat, hiçbir şey olmamış, böyle bir acı yaşamamış gibiydi. Bu kadar soğukkanlılık olamaz. O da Ahmet'i bizimle birlikte aradı. Katil zanlısından da hamile. Allah biliyor hayırlısı ama inşallah o çocuk da Ahmet gibi olmasın. Anneyi suçlu görmüyoruz" diye konuştu.
Ahmet’in öğretmeniymiş
Dedesinin evine gitmek üzere evden ayrılan ve bir haftadır kendisinden haber alınamayan Ahmet'i, üvey babası Müştak M. (28) öldürdüğünü itiraf etmişti. İddiaya göre, öğretmeni Müştak M.'nin Ahmet'i çok sevdiği, onunla yakından ilgilendiği ve bir müddet sonra da 15 yıl önce eşinden ayrılan annesi ile evlenmek istediğini söylediği öğrenildi.
Küçük Ahmet annesini evlenmesi için zorlamış
Katil zanlısı üvey babası Müştak M.'yi liseli Ahmet'in de çok sevdiği ve annesini birçok isteyen olmasına rağmen öğretmeniyle evlenmesi için zorladığı iddia edildi. Oğlunu kırmayan anne Elif M.'nin (35) de katil zanlısı eşi Müştak M. ile tanıştı ve oğlunun mutluluğu için de kendisinden 7 yaş küçük olan zanlı ile yaklaşık 6 ay önce evlendiği öğrenildi.
Cinayeti işleyip eşini teselli etmiş
Öte yandan, katil zanlısı Müştak M., lise öğrencisi Ahmet'in kaybolduğu ve cinayeti işlediği gün eve gelip eşi ve akrabalarıyla yemek yediği, gözyaşı döktüğü ortaya çıktı. Katil zanlısının olay günü eşi Elif M.'nin elini tutup sürekli ona sarılarak teselli ettiği öğrenildi. Katil zanlısı jandarma ekipleri tarafından bir hafta boyunca yapılan arama çalışmalarına da katılarak, öldürdüğü lise öğrencisini üzüntülü bir şekilde aradığı belirtildi. Olayın ardından mahalle sakinleri şok yaşarken, Ahmet'in cinayete kurban gitmesine isyan etti.
"Çocuk da baba da birbirlerini seviyordu"
Mahalle sakinlerinden Hatice Kurnaz, "Bir haftadır kayıptı. Dün gece 12'de öldüğü ortaya çıktı. Cinayet zanlısı Müştak kayıp olduğundan beri buradaydı, bizlerle birlikte oturdu. Arama çalışmalarına çocuğun dayısı ile gitmiş. Ahmet çok sakin çok iyi bir çocuktu. Bizim elimizde büyüdü. Annesinden izinsiz hiçbir yere gitmezdi" dedi.
Anne cinayet zanlısından hamileymiş
Bir diğer komşu Duygu Burcugür, "Yok böyle bir şey, böyle bir canilik olamaz. Çocuk o kadar efendi, o kadar terbiyeliydi ki bu zamana kadar arkadaşlarıyla bile hiçbir kavgası yoktu. Cinayet zanlısı Müştak'ı tanımıyordum. Ama Ahmet'in kaybolmasından sonra gündüz gece hep birlikteydik. Zanlı hanımlarla birlikte biz otururken, yanımızdan hiç ayrılmadı. Elif ablanın telefonu hep onun elindeydi. Elif ablanın konuşmasına fırsat vermedi. Biz tanıyamadık. Cinayet zanlısı bizle otururken gayet rahat, hiçbir şey olmamış, böyle bir acı yaşamamış gibiydi. Bu kadar soğukkanlılık olamaz. O da Ahmet'i bizimle birlikte aradı. Katil zanlısından da hamile. Allah biliyor hayırlısı ama inşallah o çocuk da Ahmet gibi olmasın. Anneyi suçlu görmüyoruz" diye konuştu.
Etiketler:
GÜNCEL,
SON DAKİKA
Yer:
İstanbul, Türkiye
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
En Çok Okunanlar
-
DENEME
-
VARLIK FONU NEDİR? Buna göre, Başbakanlığa bağlı, ana faaliyet konusu fonların kurulması ve yönetimi olan, sermaye piyasalarında araç çeşi...
-
Hayatınızın en iyi seksini nasıl yaparsınız İlişkiniz boyunca sürecek mükemmel bir seks hayatını kim istemez ki? Partnerinizle uyumlu ...
-
Dün sabahın ilk saatlerinden itibaren başlayan kar yağışı yollarda buzlanmaya yol açıyor. Bu günlerde kaldırımlar ve üst geçitlerde...
-
İsrail, Gazze Şeridi'ni karadan ve havadan vurduğunu açıkladı. İsrail ordu sözcülüğü, "Orduya ait tanklar, Gazze Şeridi'nin k...
-
Otomotiv sektörü, ÖTV ve KDV indirimlerinin 3 ay daha uzatılması yönündeki kararla yıla olumlu bir başlangıç yaptı. 2018 yılını sektörün 6...
-
Milyonlarca kişinin heyecanla beklediği gün geldi, çattı. Komisyon net rakamı belirlemek için bugün son kez toplandı. Türkiye'nin gözü...
-
Valilik tarafından yapılan açıklamada, "İl Jandarma Komutanlığı görevlilerimizce bölücü terör örgütü faaliyetlerinin deşifre edilmesi...
-
20 yıllık bir çalışan, işverenine ihtarname çekerken usulüne uygun davranmadığı ve alacaklarını tek tek yazmadığı için tazminat hakkını ka...
-
686 Sayılı Olağanüstü Hal (OHAL) Kapsamında Bazı Tedbirler Alınması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname Resmi Gazetede yayımlandı. Resmi Gaz...