Halkların Demokratik Partisi Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ'ın milletvekilliği düştü.
TBMM Genel Kurulunda Figen Yüksekdağ'ın milletvekilliği düşürülmesi tezkeresi geldi. Başbakanlık Tezkeresi okunduktan sonra Yüksekdağ'ın milletvekilliği düştü.
Gerekçenin ise Yüksekdağ'ın Yargıtay tarafından onanmış cezasının bulunması olduğu öğrenildi.
21 Şubat 2017 Salı
Darbeci Zekeriya Kuzu Meğer Ülkücüymüş !!!
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a yönelik suikast timinde yer alan Zekeriya Kuzu, milliyetçi olduğunu iddia ederek "Ülkü ocaklarında yetiştim. Bunu da ilk defa söylüyorum" dedi ve hakkındaki suçlamaları reddetti.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a yönelik suikast timinin Muğla 2. Ağır Ceza Mahkemesinde duruşması devam ediyor. Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde Paşa lakaplı Zekeriya Kuzu'nun ifadesi alınmaya başlandı. Kuzu mahkeme heyeti tarafından yüzüne okunan tüm suçlamaları reddetti. Kuzu, "Mahkemeden çok memnunun. Kendim ve arkadaşlarım adına teşekkür ediyorum" dedi. Kuzu'nun bu sözleri üzerine söz isteyen sanıklardan Gökhan Şahin Sönmezateş "Kimse benim adıma teşekkür edemez" diye bağırdı.
İfadesini sürdüren Kuzu, "Medya bazında herkes bana yükleniyor. 7 aydır ceza evindeki bahçeye dahi tek başıma çıkıyorum. Emniyet ve savcılıktaki ifadelerimin hiç birisini kabul etmiyorum. Hepsini baskı ve tehdit altında verdim. Emniyette sorgumu yapanlar beni ailemle, çocuklarımla tehdit ettiler. Ben inançlı birisiyim. İnancım sayesinde bugüne kadar ayakta durdum. 52 yaşındayım" dedi.
"BİZLER İÇİN DELİLER EKİBİ DERLER"
Milliyetçi ve vatanperver birisi olduğunu ileri süren Kuzu, "Ülkü ocaklarında yetiştim. Bunu da ilk defa söylüyorum. 30 yıl boyunca MAK timinde görev yaptım. Benim hayatım insan kurtarmaktır. Bizler için deliler ekibi derler. Biz vatanseveriz, bayrak için ölürüz. MAK timi bayrak için canını verir. Bizlere "Deliler ekibi" derler" sözünün ardından Gökhan Şahin Sönmezateş ayağa kalkarak "Ben deliler ekibinden değilim" diye bağırdı.
"BENİM YÜZÜMDEN UZMAN ÇAVUŞ OĞLUM TUTUKLANDI"
Mahkeme başkanının FETÖ terör örgütü ile bağlantısı sorması üzerine FETÖ ile sadece oğlunun okulundaki Arif isimli Müdür ile görüştüğünü belirten Kuzu, "Oğlum onların okulunda okuyordu. Oğlumun etrafında uyuşturucu kullanan arkadaşları vardı. Okul Müdürü Arif Bey ile oğlum adına konuştum. Bazen okulda, bazen Arif Bey'in evinde bazen de bizim evimizde oturup görüşmelerim olmuştur. Benim diğer oğlum Uzman Çavuştur. Benim adım yüzünden şu an tutuklandı. Artık hiçbir gelir kaynağımız yok. Ben tüm suçlamaları ailemin can güvenliğini korumak için kabul ettim. Baskı ve şantaj altında ifade verdim" dedi.
"1 DOLAR F SERİSİ DEĞİL, B SERİSİ"
Mahkeme başkanı "İfadende bir doları Arif Bey bana verdi. Bu paranın Amerika'dan hoca tarafından okunarak gönderildiğini söylemişsin. Bu konuda ne diyorsun" sorusuna Kuzu, "İfademin yüzde 99'unu kabul etmiyorum. Arabamda bir dolar bulundu. O dalar da F serisi değil, B serisi imiş. O bir doları da iki ay önce bana teslim ettiler. FETÖ terör örgütü ile hiçbir bağlantım yoktur" dedi.
"RAMAZAN KOMUTANIM HAKKINI HELAL ETSİN"
Bunun üzerine mahkeme Başkanı Kuzu'ya, "Taner Berber, Ramazan Elmas, Yakup Özcan gibi 57 kişinin FETÖ'cü olduğunu FETÖ/PDY örgütü üyesi olduklarını söylemişsin. Bu konuda ne diyeceksin" diye sordu. Kuzu "O isimlerin hepsi uydurmadır. İsimleri söylemem için liste benim elime verildi. Ben de söyledim. Bana zorla yazdırdılar. Bu arada Sayın Başkanım Ramazan Elmas komutanım da ismini verdiğim için bana hakkını helal etsin" dedi. Mahkeme başkanı da "Kendi içinizde helalleşin" dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a yönelik suikast timinin Muğla 2. Ağır Ceza Mahkemesinde duruşması devam ediyor. Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde Paşa lakaplı Zekeriya Kuzu'nun ifadesi alınmaya başlandı. Kuzu mahkeme heyeti tarafından yüzüne okunan tüm suçlamaları reddetti. Kuzu, "Mahkemeden çok memnunun. Kendim ve arkadaşlarım adına teşekkür ediyorum" dedi. Kuzu'nun bu sözleri üzerine söz isteyen sanıklardan Gökhan Şahin Sönmezateş "Kimse benim adıma teşekkür edemez" diye bağırdı.
İfadesini sürdüren Kuzu, "Medya bazında herkes bana yükleniyor. 7 aydır ceza evindeki bahçeye dahi tek başıma çıkıyorum. Emniyet ve savcılıktaki ifadelerimin hiç birisini kabul etmiyorum. Hepsini baskı ve tehdit altında verdim. Emniyette sorgumu yapanlar beni ailemle, çocuklarımla tehdit ettiler. Ben inançlı birisiyim. İnancım sayesinde bugüne kadar ayakta durdum. 52 yaşındayım" dedi.
"BİZLER İÇİN DELİLER EKİBİ DERLER"
Milliyetçi ve vatanperver birisi olduğunu ileri süren Kuzu, "Ülkü ocaklarında yetiştim. Bunu da ilk defa söylüyorum. 30 yıl boyunca MAK timinde görev yaptım. Benim hayatım insan kurtarmaktır. Bizler için deliler ekibi derler. Biz vatanseveriz, bayrak için ölürüz. MAK timi bayrak için canını verir. Bizlere "Deliler ekibi" derler" sözünün ardından Gökhan Şahin Sönmezateş ayağa kalkarak "Ben deliler ekibinden değilim" diye bağırdı.
"BENİM YÜZÜMDEN UZMAN ÇAVUŞ OĞLUM TUTUKLANDI"
Mahkeme başkanının FETÖ terör örgütü ile bağlantısı sorması üzerine FETÖ ile sadece oğlunun okulundaki Arif isimli Müdür ile görüştüğünü belirten Kuzu, "Oğlum onların okulunda okuyordu. Oğlumun etrafında uyuşturucu kullanan arkadaşları vardı. Okul Müdürü Arif Bey ile oğlum adına konuştum. Bazen okulda, bazen Arif Bey'in evinde bazen de bizim evimizde oturup görüşmelerim olmuştur. Benim diğer oğlum Uzman Çavuştur. Benim adım yüzünden şu an tutuklandı. Artık hiçbir gelir kaynağımız yok. Ben tüm suçlamaları ailemin can güvenliğini korumak için kabul ettim. Baskı ve şantaj altında ifade verdim" dedi.
"1 DOLAR F SERİSİ DEĞİL, B SERİSİ"
Mahkeme başkanı "İfadende bir doları Arif Bey bana verdi. Bu paranın Amerika'dan hoca tarafından okunarak gönderildiğini söylemişsin. Bu konuda ne diyorsun" sorusuna Kuzu, "İfademin yüzde 99'unu kabul etmiyorum. Arabamda bir dolar bulundu. O dalar da F serisi değil, B serisi imiş. O bir doları da iki ay önce bana teslim ettiler. FETÖ terör örgütü ile hiçbir bağlantım yoktur" dedi.
"RAMAZAN KOMUTANIM HAKKINI HELAL ETSİN"
Bunun üzerine mahkeme Başkanı Kuzu'ya, "Taner Berber, Ramazan Elmas, Yakup Özcan gibi 57 kişinin FETÖ'cü olduğunu FETÖ/PDY örgütü üyesi olduklarını söylemişsin. Bu konuda ne diyeceksin" diye sordu. Kuzu "O isimlerin hepsi uydurmadır. İsimleri söylemem için liste benim elime verildi. Ben de söyledim. Bana zorla yazdırdılar. Bu arada Sayın Başkanım Ramazan Elmas komutanım da ismini verdiğim için bana hakkını helal etsin" dedi. Mahkeme başkanı da "Kendi içinizde helalleşin" dedi.
Etiketler:
GÜNCEL,
SON DAKİKA
Yer:
İstanbul, Türkiye
"İnternetten Hastalık Arama" Hastalığına Dikkat !!!
Psikoterapist/Aile Çift ve Evlilik Terapisti Uzman Psikolog Naciye Tokaç, "Bilişim çağında olduğumuz düşünüldüğünde ihtiyacımız olan birçok bilgiye internet üzerinden ulaşmaya çalışmak doğaldır. Bilimsel birçok bilgiden, eğlenebileceğiniz birçok mecraya internet yoluyla ulaşabilirsiniz. İnternet üzerinden her tür bilgiye kolayca ulaşabilirken; bu bilgilerin doğruluğu ve ne kadar işimize yarayabileceği belirsizdir. Buraya kadar her şey normal kabul edilebilir. Ancak en önemlisi sağlık ile ilgili birçok bilginin de internette araştırılmasıdır. Vücudunuzda ortaya çıkan bir ağrı, acı, sızı ve birçok belirtinin ilk önce internette araştırılarak neyin habercisi olduğuna bakılmaktadır. Veya doktorunuzun sizden istediği bir tahlilin amacının, verdiği bir ilacın etki-yan etkilerinin internette araştırılarak kullanılması artık herkesin yaptığı bir durumdur" dedi.
İnternetten hastalık ve belirti araştırmanın abartılarak koldaki bir ağrı ile ilgili binlerce doküman incelemeye başlandığını ve en kötü hastalıklardan olabileceği düşünüldüğünde bunu sadece hastalık hakkında bilgi edinmeye çalışmak olarak tanımlanmadığını kaydeden Uzman Psikolog Naciye Tokaç, "Vücudunuzdaki küçük bir belirti abartılıyor ve daima internetten araştırılıyorsa bu durum "İnternetten hastalık araştırma hastalığı-Siberkondria" olabilir. Kişinin bedeninde bir bozukluk olmadığı halde sürekli hastalık kaygıları taşıması ve çeşitli bedensel yakınmalarla doktora başvurması hastalık hastalığı-hipokondriyazis'in belirtisidir. Kişi bedeninde bir hastalık olduğunu düşünerek daima doktorlara gider ve kimsenin anlayamadığı bir rahatsızlığı olduğunu düşünür. Bedenindeki en küçük bir ağrı, sızı gibi belirtileri büyük bir rahatsızlığın habercisi gibi görür. Hastalık hastalığında kişi daha çok doktorlara giderek doktor doktor dolaşırken; siberkondria'de durum bundan farklı olarak çoğunlukla internet ortamında hastalıklar araştırılır" diye konuştu.
"İnternete olan güven tam, doktorlara inanç düşük"
Bedenindeki küçük bir belirti nedeniyle doktora başvurulduğunu ancak doktorlara inancın oldukça düşük olduğunu belirten Tokaç, "İnternette sağlıkla ilgili birçok sayfa araştırılır, forumlar, akademik makaleler okunur, hatta yabancı sitelere bile bakılır. Uzmanların söylediklerine çoğunlukla inanılmayarak internet ortamında edindikleri bilgilerle kendisi hastalığının ne olduğunu bulmaya çalışır. En kötü durumu ise bedendeki günlük yorgunlukla bile oluşabilen sıradan belirtileri bile abartarak kanser, lösemi, beyin kanaması gibi bir rahatsızlığın habercisi olarak düşünmektir. Siberkondria; Hastalık hastalığı-Hipokondriyazis'in bir türü olup bedende hastalık arayışının internet ortamında yapılmasıdır. Kişi gece yatmış bile olsa hastalıkla ilgili aklına gelen küçük bir bilgi ile ilgili araştırma yapabilir. Bu kişiler hissettikleri hastalık belirtilerini doktora giderek sormaktan ziyade internet ortamında edindikleri bilgilere daha fazla güvenebilirler. Bu kişiler internette hastalık araştırmadan duramazlar" açıklamalarında bulundu.
"Hastalık belirtilerini internette aramak bunaltının belirtisi"
"Kişinin zihninin bu kadar hastalıkla meşgul olması ve hastalık belirtilerini internette araştırması aslında yaşadığı bir bunaltının belirtisidir" diyen Uzman Psikolog Tokaç, "Bunaltı; bilinç dışı çatışmaların bilince çıkmak istemesi ve kişi tarafından bastırılması sonucu ortaya çıkar. Bilinç dışı çatışma; yer değiştirerek bedende bir eksikliğe bağlanır, günümüzde her şeyi internet üzerinden yapan kişi ise hissettiği hastalık belirtilerini de internetten araştırmadan duramaz" ifadelerini kullandı.
"Siberkondria hastalarını genellikle internette fazla vakit geçiren, birçok işlerini internet üzerinden halleden kişilerdir" diyen Uzman Psikolog Naciye Tokaç, "Aynı zamanda sosyal desteklerinin, arkadaş ortamının daha az olduğunu söyleyebiliriz. Sosyal hayatlarında fazla başarılı olamamakla birlikte internette etkin bir sanal ortama sahip olabilirler. Bu kişilerin benlik saygılarının düşük oluşundan dolayı, toplumsal olarak kendisini ifade etmede yeterli olamamaktadırlar. Kendisini yeterince sevemeyen kişi kendisine yeterince değer de verememektedir. Siberkondria; Nevrotik bir bozukluk olup tedavi gerektiren bir durumdur. Eğer kişi günlük hayatını etkileyebilecek düzeyde internette hastalık araştırması yapıyor, uzmanların söylediğine güvenemiyor, uzmanların söylediği yerine internette belirtilen tedavileri uygulamaya çalışıyorsa hastalığın ciddi boyutlara ulaştığını söyleyebiliriz" şeklinde konuştu.
İnternetten hastalık ve belirti araştırmanın abartılarak koldaki bir ağrı ile ilgili binlerce doküman incelemeye başlandığını ve en kötü hastalıklardan olabileceği düşünüldüğünde bunu sadece hastalık hakkında bilgi edinmeye çalışmak olarak tanımlanmadığını kaydeden Uzman Psikolog Naciye Tokaç, "Vücudunuzdaki küçük bir belirti abartılıyor ve daima internetten araştırılıyorsa bu durum "İnternetten hastalık araştırma hastalığı-Siberkondria" olabilir. Kişinin bedeninde bir bozukluk olmadığı halde sürekli hastalık kaygıları taşıması ve çeşitli bedensel yakınmalarla doktora başvurması hastalık hastalığı-hipokondriyazis'in belirtisidir. Kişi bedeninde bir hastalık olduğunu düşünerek daima doktorlara gider ve kimsenin anlayamadığı bir rahatsızlığı olduğunu düşünür. Bedenindeki en küçük bir ağrı, sızı gibi belirtileri büyük bir rahatsızlığın habercisi gibi görür. Hastalık hastalığında kişi daha çok doktorlara giderek doktor doktor dolaşırken; siberkondria'de durum bundan farklı olarak çoğunlukla internet ortamında hastalıklar araştırılır" diye konuştu.
"İnternete olan güven tam, doktorlara inanç düşük"
Bedenindeki küçük bir belirti nedeniyle doktora başvurulduğunu ancak doktorlara inancın oldukça düşük olduğunu belirten Tokaç, "İnternette sağlıkla ilgili birçok sayfa araştırılır, forumlar, akademik makaleler okunur, hatta yabancı sitelere bile bakılır. Uzmanların söylediklerine çoğunlukla inanılmayarak internet ortamında edindikleri bilgilerle kendisi hastalığının ne olduğunu bulmaya çalışır. En kötü durumu ise bedendeki günlük yorgunlukla bile oluşabilen sıradan belirtileri bile abartarak kanser, lösemi, beyin kanaması gibi bir rahatsızlığın habercisi olarak düşünmektir. Siberkondria; Hastalık hastalığı-Hipokondriyazis'in bir türü olup bedende hastalık arayışının internet ortamında yapılmasıdır. Kişi gece yatmış bile olsa hastalıkla ilgili aklına gelen küçük bir bilgi ile ilgili araştırma yapabilir. Bu kişiler hissettikleri hastalık belirtilerini doktora giderek sormaktan ziyade internet ortamında edindikleri bilgilere daha fazla güvenebilirler. Bu kişiler internette hastalık araştırmadan duramazlar" açıklamalarında bulundu.
"Hastalık belirtilerini internette aramak bunaltının belirtisi"
"Kişinin zihninin bu kadar hastalıkla meşgul olması ve hastalık belirtilerini internette araştırması aslında yaşadığı bir bunaltının belirtisidir" diyen Uzman Psikolog Tokaç, "Bunaltı; bilinç dışı çatışmaların bilince çıkmak istemesi ve kişi tarafından bastırılması sonucu ortaya çıkar. Bilinç dışı çatışma; yer değiştirerek bedende bir eksikliğe bağlanır, günümüzde her şeyi internet üzerinden yapan kişi ise hissettiği hastalık belirtilerini de internetten araştırmadan duramaz" ifadelerini kullandı.
"Siberkondria hastalarını genellikle internette fazla vakit geçiren, birçok işlerini internet üzerinden halleden kişilerdir" diyen Uzman Psikolog Naciye Tokaç, "Aynı zamanda sosyal desteklerinin, arkadaş ortamının daha az olduğunu söyleyebiliriz. Sosyal hayatlarında fazla başarılı olamamakla birlikte internette etkin bir sanal ortama sahip olabilirler. Bu kişilerin benlik saygılarının düşük oluşundan dolayı, toplumsal olarak kendisini ifade etmede yeterli olamamaktadırlar. Kendisini yeterince sevemeyen kişi kendisine yeterince değer de verememektedir. Siberkondria; Nevrotik bir bozukluk olup tedavi gerektiren bir durumdur. Eğer kişi günlük hayatını etkileyebilecek düzeyde internette hastalık araştırması yapıyor, uzmanların söylediğine güvenemiyor, uzmanların söylediği yerine internette belirtilen tedavileri uygulamaya çalışıyorsa hastalığın ciddi boyutlara ulaştığını söyleyebiliriz" şeklinde konuştu.
Engelli Öğrencisini Sırtına Alarak Spor Yaptıran Öğretmen Paylaşım Rekoru Kırıyor
Sakarya'nın Karasu ilçesinde bulunan bir okulda beden eğitimi öğretmeni olan Yahya Celep, yürümekte zorluk çeken öğrencisini sırtında taşımasını gösteren fotoğraf sosyal medyada paylaşım rekoru kırıyor.
Karasu ilçesinde bulunan Limandere Cumhuriyet Ortaokulunda beden eğitimi öğretmenliği yapan Yahya Celep, yürümekte zorluk çeken 5. sınıf öğrencisini sırtına aldı. Öğretmen ve öğrenicinin, diğer çocuklar ile spor yaptığı fotoğraf paylaşım rekoru kırıyor.
Öğrencisini gösteri için sırtına almadığını belirten beden eğitimi öğretmeni Yahya Celep konuyla ilgili açıklama yapmadı. Celep'in sosyal medyaya dahi çıkmayı sevmediğini belirten okul müdürü Gökhan Kocabuğa, "Böyle bir öğretmenle çalışmaktan memnuniyet duyuyorum. Bizim için çok gurur verici bir olay. Biz bunlara alışığız. Sene başından beri hocamızın öğrencimizle ilgilenmesine hep şahit olduk. Basketbol oynarken sırtına aldığını, voleybol oynarken sırtına aldığını gördük. Diğer arkadaşlarının yaptıkları hiçbir etkinlikten alı koymuyor öğretmenimiz öğrencimizi. Kendisine minnettarız. Çalışkan, fedakar bir arkadaşımız. Asla böyle konularda sosyal medyaya dahi çıkmayı sevmeyen bir kişidir. Yaptığı olay bizim için çok normal ilk kez böyle ortaya çıktığı için biz de şaşırdık gerçekten. Bu tür öğretmenlerin ben çok olduğunu düşünüyorum. Öğretmenlik mesleği içerisinde olan olaylardan. Tüm meslektaşlarımızın gayretli ve özverili olduğunu düşünüyorum. Sadece bu bir örneğidir" dedi.
Karasu İlçe Milli Eğitim Müdür Vekili Halil Dursun ise yaptığı açıklamada, "Yahya Celep öğretmenimizin yaptığı bu davranış tüm öğretmenlerin sıradan yapmış olduğu bir davranıştır. Tüm öğretmenlerimiz birer Yahya Celep'tir. Ancak kimi bir dağ köyünde soba başında, kimi bir şehirde TÜBİTAK projesinde imzalarını atmış, eserlerini ortaya koymuş ama gün yüzüne çıkmamış fedakar öğretmenlerimiz birer Yahya Celep'tir. Öğretmenlerimiz kendi çevrelerine ışık vererek kendileri tükenirken çevresini aydınlatan kişilerdir. Ben Yahya öğretmenimize teşekkür ediyorum" ifadelerini kullandı.
Karasu ilçesinde bulunan Limandere Cumhuriyet Ortaokulunda beden eğitimi öğretmenliği yapan Yahya Celep, yürümekte zorluk çeken 5. sınıf öğrencisini sırtına aldı. Öğretmen ve öğrenicinin, diğer çocuklar ile spor yaptığı fotoğraf paylaşım rekoru kırıyor.
Öğrencisini gösteri için sırtına almadığını belirten beden eğitimi öğretmeni Yahya Celep konuyla ilgili açıklama yapmadı. Celep'in sosyal medyaya dahi çıkmayı sevmediğini belirten okul müdürü Gökhan Kocabuğa, "Böyle bir öğretmenle çalışmaktan memnuniyet duyuyorum. Bizim için çok gurur verici bir olay. Biz bunlara alışığız. Sene başından beri hocamızın öğrencimizle ilgilenmesine hep şahit olduk. Basketbol oynarken sırtına aldığını, voleybol oynarken sırtına aldığını gördük. Diğer arkadaşlarının yaptıkları hiçbir etkinlikten alı koymuyor öğretmenimiz öğrencimizi. Kendisine minnettarız. Çalışkan, fedakar bir arkadaşımız. Asla böyle konularda sosyal medyaya dahi çıkmayı sevmeyen bir kişidir. Yaptığı olay bizim için çok normal ilk kez böyle ortaya çıktığı için biz de şaşırdık gerçekten. Bu tür öğretmenlerin ben çok olduğunu düşünüyorum. Öğretmenlik mesleği içerisinde olan olaylardan. Tüm meslektaşlarımızın gayretli ve özverili olduğunu düşünüyorum. Sadece bu bir örneğidir" dedi.
Karasu İlçe Milli Eğitim Müdür Vekili Halil Dursun ise yaptığı açıklamada, "Yahya Celep öğretmenimizin yaptığı bu davranış tüm öğretmenlerin sıradan yapmış olduğu bir davranıştır. Tüm öğretmenlerimiz birer Yahya Celep'tir. Ancak kimi bir dağ köyünde soba başında, kimi bir şehirde TÜBİTAK projesinde imzalarını atmış, eserlerini ortaya koymuş ama gün yüzüne çıkmamış fedakar öğretmenlerimiz birer Yahya Celep'tir. Öğretmenlerimiz kendi çevrelerine ışık vererek kendileri tükenirken çevresini aydınlatan kişilerdir. Ben Yahya öğretmenimize teşekkür ediyorum" ifadelerini kullandı.
Etiketler:
EĞİTİM,
SON DAKİKA
Yer:
İstanbul, Türkiye
Dün Çerkez Hasan Bugün Ömer Halisdemir Kahramanlar Bitmez
Bir dost meclisinde söz darbelerden açılıyor ve konu dönüp dolaşıyor geliyor Niğde’nin, yiğit evladına. Tarihî konularda bir derya olan Süleyman Zeki Bağlan Hocamız “Ömer Halisdemir ilk değil ki” diyor “Bir Çerkez Hasan’ımız var mesela!” Çerkez Hasan kimdir, nerede yatar diye soruyoruz, “Düşün peşime götüreyim” diyor. “Hemen şurada Edirnekapı’da!” Gidiyoruz, sur dışına çıkar çıkmaz ilk ada. Lakin mermer atölyeleri ile kuşatılmış, kapılar zincirli, içeri girmek mümkün olmuyor. Milletin şaşkın bakışları arasında duvara tırmanıp içeri atlıyoruz. Gözümüze bir taş mezarlığı çarpıyor âdeta, işli mermerler parça parça. Otlar cangıl olmuş adım attırmıyor insana. Neyse Fatiha’mızı okuyoruz ve Süleyman Hocam başlıyor anlatmaya: Bizim millet Abdülaziz Han’ı pehlivan meşrep olarak tanır, sanırsın cazgırlık yapıyor Kırkpınar’da. Hâlbuki sıkı bir tedristen geçmiştir, yabancılara kendi lisanlarıyla hitap edebilir. Ressamdır, hattattır ve şairdir sonra. Padişah iken Mısır, Avusturya, Almanya, Fransa ve İngiltere’yi ziyaret eder, Avrupalıların kafasındaki barbar Türk mefhumunu yıkar, zarafetine, kibarlığına, vakarına hayran olurlar. Abdülaziz Han imar faaliyetleri hızlandırır, donanma tarihinin en güçlü seviyesine ulaşır. Düşünün “Şimendifer geçsin de velev ki sırtımdan geçsin” der ve demir yolu için sarayının bahçesini verir gözünü kırpmadan. Sahil sarayları yıkılır gider, umurunda bile olmaz. Onun devrinde ordu modern silahlarla teçhiz edilir, yeni mektepler açılır. Şura-yı Devlet (Danıştay), Divan-ı Ahkâm-ı Adliye (Yargıtay), Divan-ı Muhasebat (Sayıştay) kurulur, müesseseler oturmaya başlar. Herşey güllük gülistanlık değildir tabii. Sadaret makamında oturan Nedimof lâkaplı M. Nedim Paşa gaileler açar memleketin başına.
DARBECİ VİCDANI!
Abdülaziz’in annesi Pertevniyal Valide Sultan da hayr hasenat sahibidir. Yaptırdığı camiler, mektepler ayaktadır hâlâ. Kimsesizlere ve bilhassa para yüzünden içeri düşen mahkûmlara sahip çıkar. Abdülaziz Han, disiplinlidir, kararlıdır, dış güçler maşaları kullanır ve bir karalama kampanyası başlatırlar. Onun bir oturuşta kuzu yediğinden, pehlivanlarla boğuştuğundan dem vurur, istihzada bulunurlar. Nitekim Serasker (Genel Kurmay Bşk) Hüseyin Avni Paşa’nın yönettiği cunta işareti alır işe başlar. Abdülaziz Han’ı haleder, götürüp Topkapı Sarayına (3. Selim’in boğdurulduğu odaya) kapatırlar. Sadece onu değil, Valide Sultanı ve hanım efendilerini de bizar eder, iter kakar mücevherlerini yağmalarlar. Nesrin Neş’erek kadın efendiyi sürükleye sürükleye sandala bindirir, o soğukta üzerinden şalını çeker alırlar. Garibim Boğaz’ın ayazında büzülür kalır, sırılsıklam ıslanır yağmur altında.Bilahare Abdülaziz Han’ı Ortaköy Feriye Köşküne alır, üzerine çöker, makasla bileklerini kesip şehit ederler insafsızca. Çağırdıkları hekimler “intihar” raporuna imza koymaz, rütbelerini sökerler yine yanaşmazlar. Bir insan tek bileğini kesebilir ama kesik bilekle makas tutamaz bir daha, ikincisini kesmesi ne akla sığar ne mantığa. Hekim dediğin alet olamaz böyle oyuna. Cunta tehditle baskıyla ilgili evrakları toplar ve V. Murad’ı oturtur koltuğa.
Bakın şu işe ki sandalda fena hâlde üşüten ve manen yıkılan Nesrin Neş’erek Hanım da vefat edecek iki evladını öksüz bırakacaktır o sıra. Nesrin Sultan Ubıh asıllı Çerkez Beyi Gazi İsmail’in kızıdır. Hasan adlı bir kardeşi vardır ki boylu poslu, yakışıklı bir subaydır, silahtan iyi anlar. Öyle ki orduya alınması düşünülen tüfekler tabancalar hakkında fikrini sorarlar. Çok sadık ve gözü karadır, bir ara Galata kabadayıları ile çatışmış ve alayını pişman etmiştir doğduklarına. Tek başına ordudur, bu yüzden Veliaht Yusuf İzzet Efendi’ye yaver yaparlar. Serasker Hüseyin Avni Paşa da çekinir. Acilen tayinini Bağdat’a çıkartır, İstanbul’dan uzaklaştırmaya bakar.
YANLARINA KALMAZ
15 Haziran 1876 -Kolağası Çerkez Hasan artık Dersaadet’te tutulmayacağını anlar. Ablasının ve eniştesinin öcünü almak için atlar bir sandala, gider Kuzguncuk’a. Ancak Hüseyin Avni Paşa köşkte yoktur, toplantıya gittiğini öğrenir uşaklardan. Döner gelir ve beline birkaç tabanca takar, kuşağına Çerkez kamasını sokar, doğru Mithat Paşa’nın Beyazıt’taki konağına… Üzerinde yaver kordonları vardır, haber getirdiğini söyleyince kapı ağaları zorluk çıkarmaz. Elini kolunu sallayarak girer toplantı odasına. Burası geniş bir sofadır, sağ tarafta Hüseyin Avni Paşa ve has adamı Kaptan-ı Derya Kayserili Ahmet Paşa vardır. Direkt onların üzerine gider, revolveri çıkararak Hüseyin Avni Paşa’yı göğsünden ve karnından yaralar. Bu esnada Kayserili arkasından kavrar. Kamasını çıkarıp Ahmet Paşa’nın parmaklarını keser, kulağını koparır ve yerde yatan Hüseyin Avni Paşa’yı bıçaklamaya başlar. Hariciye Nazırı Reşit Paşa ise koltuğunda donmuş kalmıştır (bir rivayete göre ölmüştür heyecandan) bir el de onun kafasına sıkar. Mithat Paşa o hengamede harem dairesine kaçar. Kapıyı zorlasa da açamaz, Rüştü ve Halet Paşa da bir odaya kapanmış ağır masalar yaslamışlardır kapının ardına. Derken inzibatlar yetişir karakoldan. Çerkez Hasan’ın onlarla alıp veremediği yoktur “teslim ol” çağrısına direnmez, kaçmaya kurtulmaya da çalışmaz. Başına gelecekleri biliyordur oysa. Yalnız o sıra bir kolağası hakaretamiz konuşur, gereksiz hareketler yapar. Hasan bir anda kollarına giren askerlerden kurtulur ve çizmesinde sakladığı tek atımlık tabancayı çıkarır, tetiğe basar. Çerkez alelacele yargılanır (17 Haziran 1876). Mahkemede “Şuray-ı Devlet Reisi Mithat Paşa ile Bahriye Nazırı Kayserili Ahmet Paşa’yı öldüremediğim için müteessirim, biçare zabit ve muhafızları istemeden hırpaladığım için ise pişmanım. Nefsim için yapmadım, millet için yaptım. Cezama razıyım” der. Yaralarını sarmak isteyen hekime “beyhude uğraşmayın” der, “nasıl olsa asacaklar. Devletin malzemesi zayi olmaya!” Sadakate bakın, ıstırabı vardır oysa. Divan-ı Harp önce askerlikten tardına, sonra idamına karar verir. Hüküm aynı gün Beyazıt Meydanı’nda infaz edilir iri bir dut ağacının dallarında. Hüseyin Avni baskısından kurtulan halk, Çerkez Hasan’ı destanlaştırır. Şiirler yazar, ağıtlar yakar. Senâî, Nâim, Hilmi Efendi gibi şâirler mersiyeler kaleme alır. Eşref Paşa “Rabb-i izzet Cennet etsin kabrini Çerkes Hasan / Kâmet-i Avnîye ol esnada biçmişdi kefen” mısraları ile tercüman olur kalabalıklara. Sultan Abdülhamid Han saltanata gelir gelmez o dut ağacını kestirecek ve Çerkez Hasan’ın kabrini yaptıracaktır. Üzerine de “Ümerâ ve guzât-ı çerâkiseden İsmâil Bey’in oğlu olup, genç yaşında (26) velînîmeti uğrunda fedâ-yı cân eden Çerkez Hasan Bey’in kabridir” yazdırır zarif bir hatla. Bu kabir bilahare zamana yenilir ve unutulur. Allah razı olsun Hüseyin Hilmi Işık Hoca arar bulur ve bizzat kendi parasıyla yaptırır. Ancak kabristan şu günlerde de çok perişan, Çerkez Hasan gibi nice kahramanın, devlet adamının, sanatkârın, ulemanın taşları devrilmiş kırılmış, bir utanç vesikası gibi duruyorlar ortada. İstanbul’un orta yeri ve en önemli kavşak. Turistler hâlimize bakıp gülüyor ihtimal. Meclis Başkanımız İsmail Kahraman Beyefendi’nin tarihe çok değer verdiğini biliyorum. Bu vesileyle elden geçirilebilir mi acaba?..
1876'DA İDAM EDİLDİ
Divan-ı Harp önce askerlikten tardına, sonra idamına karar verir Çerkez Hasan’ın. Hüküm aynı gün Beyazıt Meydanı’nda infaz edilir iri bir dut ağacının dallarında. Sultan Abdülhamid Han saltanata gelir gelmez o dut ağacını kestirir ve kabrini yaptırır. Hüseyin Hilmi Işık Efendi de yıllar sonra kendi parasıyla kabri tamir ettirir.
DARBECİ VİCDANI!
Abdülaziz’in annesi Pertevniyal Valide Sultan da hayr hasenat sahibidir. Yaptırdığı camiler, mektepler ayaktadır hâlâ. Kimsesizlere ve bilhassa para yüzünden içeri düşen mahkûmlara sahip çıkar. Abdülaziz Han, disiplinlidir, kararlıdır, dış güçler maşaları kullanır ve bir karalama kampanyası başlatırlar. Onun bir oturuşta kuzu yediğinden, pehlivanlarla boğuştuğundan dem vurur, istihzada bulunurlar. Nitekim Serasker (Genel Kurmay Bşk) Hüseyin Avni Paşa’nın yönettiği cunta işareti alır işe başlar. Abdülaziz Han’ı haleder, götürüp Topkapı Sarayına (3. Selim’in boğdurulduğu odaya) kapatırlar. Sadece onu değil, Valide Sultanı ve hanım efendilerini de bizar eder, iter kakar mücevherlerini yağmalarlar. Nesrin Neş’erek kadın efendiyi sürükleye sürükleye sandala bindirir, o soğukta üzerinden şalını çeker alırlar. Garibim Boğaz’ın ayazında büzülür kalır, sırılsıklam ıslanır yağmur altında.Bilahare Abdülaziz Han’ı Ortaköy Feriye Köşküne alır, üzerine çöker, makasla bileklerini kesip şehit ederler insafsızca. Çağırdıkları hekimler “intihar” raporuna imza koymaz, rütbelerini sökerler yine yanaşmazlar. Bir insan tek bileğini kesebilir ama kesik bilekle makas tutamaz bir daha, ikincisini kesmesi ne akla sığar ne mantığa. Hekim dediğin alet olamaz böyle oyuna. Cunta tehditle baskıyla ilgili evrakları toplar ve V. Murad’ı oturtur koltuğa.
Bakın şu işe ki sandalda fena hâlde üşüten ve manen yıkılan Nesrin Neş’erek Hanım da vefat edecek iki evladını öksüz bırakacaktır o sıra. Nesrin Sultan Ubıh asıllı Çerkez Beyi Gazi İsmail’in kızıdır. Hasan adlı bir kardeşi vardır ki boylu poslu, yakışıklı bir subaydır, silahtan iyi anlar. Öyle ki orduya alınması düşünülen tüfekler tabancalar hakkında fikrini sorarlar. Çok sadık ve gözü karadır, bir ara Galata kabadayıları ile çatışmış ve alayını pişman etmiştir doğduklarına. Tek başına ordudur, bu yüzden Veliaht Yusuf İzzet Efendi’ye yaver yaparlar. Serasker Hüseyin Avni Paşa da çekinir. Acilen tayinini Bağdat’a çıkartır, İstanbul’dan uzaklaştırmaya bakar.
YANLARINA KALMAZ
15 Haziran 1876 -Kolağası Çerkez Hasan artık Dersaadet’te tutulmayacağını anlar. Ablasının ve eniştesinin öcünü almak için atlar bir sandala, gider Kuzguncuk’a. Ancak Hüseyin Avni Paşa köşkte yoktur, toplantıya gittiğini öğrenir uşaklardan. Döner gelir ve beline birkaç tabanca takar, kuşağına Çerkez kamasını sokar, doğru Mithat Paşa’nın Beyazıt’taki konağına… Üzerinde yaver kordonları vardır, haber getirdiğini söyleyince kapı ağaları zorluk çıkarmaz. Elini kolunu sallayarak girer toplantı odasına. Burası geniş bir sofadır, sağ tarafta Hüseyin Avni Paşa ve has adamı Kaptan-ı Derya Kayserili Ahmet Paşa vardır. Direkt onların üzerine gider, revolveri çıkararak Hüseyin Avni Paşa’yı göğsünden ve karnından yaralar. Bu esnada Kayserili arkasından kavrar. Kamasını çıkarıp Ahmet Paşa’nın parmaklarını keser, kulağını koparır ve yerde yatan Hüseyin Avni Paşa’yı bıçaklamaya başlar. Hariciye Nazırı Reşit Paşa ise koltuğunda donmuş kalmıştır (bir rivayete göre ölmüştür heyecandan) bir el de onun kafasına sıkar. Mithat Paşa o hengamede harem dairesine kaçar. Kapıyı zorlasa da açamaz, Rüştü ve Halet Paşa da bir odaya kapanmış ağır masalar yaslamışlardır kapının ardına. Derken inzibatlar yetişir karakoldan. Çerkez Hasan’ın onlarla alıp veremediği yoktur “teslim ol” çağrısına direnmez, kaçmaya kurtulmaya da çalışmaz. Başına gelecekleri biliyordur oysa. Yalnız o sıra bir kolağası hakaretamiz konuşur, gereksiz hareketler yapar. Hasan bir anda kollarına giren askerlerden kurtulur ve çizmesinde sakladığı tek atımlık tabancayı çıkarır, tetiğe basar. Çerkez alelacele yargılanır (17 Haziran 1876). Mahkemede “Şuray-ı Devlet Reisi Mithat Paşa ile Bahriye Nazırı Kayserili Ahmet Paşa’yı öldüremediğim için müteessirim, biçare zabit ve muhafızları istemeden hırpaladığım için ise pişmanım. Nefsim için yapmadım, millet için yaptım. Cezama razıyım” der. Yaralarını sarmak isteyen hekime “beyhude uğraşmayın” der, “nasıl olsa asacaklar. Devletin malzemesi zayi olmaya!” Sadakate bakın, ıstırabı vardır oysa. Divan-ı Harp önce askerlikten tardına, sonra idamına karar verir. Hüküm aynı gün Beyazıt Meydanı’nda infaz edilir iri bir dut ağacının dallarında. Hüseyin Avni baskısından kurtulan halk, Çerkez Hasan’ı destanlaştırır. Şiirler yazar, ağıtlar yakar. Senâî, Nâim, Hilmi Efendi gibi şâirler mersiyeler kaleme alır. Eşref Paşa “Rabb-i izzet Cennet etsin kabrini Çerkes Hasan / Kâmet-i Avnîye ol esnada biçmişdi kefen” mısraları ile tercüman olur kalabalıklara. Sultan Abdülhamid Han saltanata gelir gelmez o dut ağacını kestirecek ve Çerkez Hasan’ın kabrini yaptıracaktır. Üzerine de “Ümerâ ve guzât-ı çerâkiseden İsmâil Bey’in oğlu olup, genç yaşında (26) velînîmeti uğrunda fedâ-yı cân eden Çerkez Hasan Bey’in kabridir” yazdırır zarif bir hatla. Bu kabir bilahare zamana yenilir ve unutulur. Allah razı olsun Hüseyin Hilmi Işık Hoca arar bulur ve bizzat kendi parasıyla yaptırır. Ancak kabristan şu günlerde de çok perişan, Çerkez Hasan gibi nice kahramanın, devlet adamının, sanatkârın, ulemanın taşları devrilmiş kırılmış, bir utanç vesikası gibi duruyorlar ortada. İstanbul’un orta yeri ve en önemli kavşak. Turistler hâlimize bakıp gülüyor ihtimal. Meclis Başkanımız İsmail Kahraman Beyefendi’nin tarihe çok değer verdiğini biliyorum. Bu vesileyle elden geçirilebilir mi acaba?..
1876'DA İDAM EDİLDİ
Divan-ı Harp önce askerlikten tardına, sonra idamına karar verir Çerkez Hasan’ın. Hüküm aynı gün Beyazıt Meydanı’nda infaz edilir iri bir dut ağacının dallarında. Sultan Abdülhamid Han saltanata gelir gelmez o dut ağacını kestirir ve kabrini yaptırır. Hüseyin Hilmi Işık Efendi de yıllar sonra kendi parasıyla kabri tamir ettirir.
Etiketler:
KÜLTÜR-SANAT
Yer:
İstanbul, Türkiye
EGO Genel Müdürlüğü: Unutulan Eşyalar İçin Son 3 Gün
EGO Genel Müdürlüğü, Metro, Ankaray ve otobüslerde unutulan veya düşürülen eşyaları, 25 Şubat Cumartesi günü ihale yolu ile satışa çıkaracak.
EGO Kayıp Eşya Bürosunca teslim alınan unutulmuş eşyaların öncelikli olarak sahiplerine ulaşılmaya çalışıldığını belirten yetkililer, sahibi bulunamayan eşyaların 15 günlük periyotlar halinde EGO Genel Müdürlüğünün "www.ego.gov.tr/kayıp eşya" internet adresinde listelenerek ilan edildiğini hatırlattı. Yetkililer, hiçbir şekilde sahibine ulaşılamayan eşyaların EGO tarafından 1 yıl boyunca saklandıktan sonra, açık artırma yöntemiyle satışa sunulduğunu ifade etti.
Yetkililer, bulunan eşyaların üzerinde iletişim bilgisi bulunması halinde Kayıp Eşya Bürosu tarafından direkt iletişime geçilerek sahiplerine teslim edildiğini söyledi.
Her gün 1 milyonun üzerinde Ankaralının seyahat ettiği toplu taşıma araçlarında çok çeşitli eşyaların unutulduğunu veya düşürüldüğünü belirten yetkililer, unutulanlar arasında; cüzdan, gözlük, kolye, cep telefonu, şemsiye, kitap, okul çantası, şapka, gömlek gibi eşyaların ağırlıkta olduğunu, bunların yanı sıra unutulan eşyalar arasında dizüstü bilgisayardan bisiklete, fotoğraf makinesinden matkaba kadar büyük çaptaki eşyaların da yer aldığını söyledi.
EGO Kayıp Eşya Bürosunca teslim alınan unutulmuş eşyaların öncelikli olarak sahiplerine ulaşılmaya çalışıldığını belirten yetkililer, sahibi bulunamayan eşyaların 15 günlük periyotlar halinde EGO Genel Müdürlüğünün "www.ego.gov.tr/kayıp eşya" internet adresinde listelenerek ilan edildiğini hatırlattı. Yetkililer, hiçbir şekilde sahibine ulaşılamayan eşyaların EGO tarafından 1 yıl boyunca saklandıktan sonra, açık artırma yöntemiyle satışa sunulduğunu ifade etti.
Yetkililer, bulunan eşyaların üzerinde iletişim bilgisi bulunması halinde Kayıp Eşya Bürosu tarafından direkt iletişime geçilerek sahiplerine teslim edildiğini söyledi.
Her gün 1 milyonun üzerinde Ankaralının seyahat ettiği toplu taşıma araçlarında çok çeşitli eşyaların unutulduğunu veya düşürüldüğünü belirten yetkililer, unutulanlar arasında; cüzdan, gözlük, kolye, cep telefonu, şemsiye, kitap, okul çantası, şapka, gömlek gibi eşyaların ağırlıkta olduğunu, bunların yanı sıra unutulan eşyalar arasında dizüstü bilgisayardan bisiklete, fotoğraf makinesinden matkaba kadar büyük çaptaki eşyaların da yer aldığını söyledi.
Etiketler:
GÜNCEL,
SON DAKİKA
Yer:
İstanbul, Türkiye
Rus Diplomatlara Neler Oluyor, Bir Bir Öldürülüyorlar...
Dün hayatını kaybeden Rusya'nın Birleşmiş Milletler Daimi Temsilcisi Vitaly Churkin, son 3 ayda hayatını kaybeden 5'inci Rus diplomat oldu.
Rusya'nın Birleşmiş Milletler Daimi Temsilcisi Vitaly Churkin, dün New York'taki ofisinde rahatsızlandıktan sonra aniden hayatını kaybetti. Açıklama yetkisi olmayan ABD'li bir yetkilinin, Rus Büyükelçinin kalp krizi sonucu hayatını kaybetmesine yönelik açıklamalarının aksine Rusya Federal Kolluk Kuvvetleri, Rus Büyükelçinin sağlığında olağandışı bir şey olmadığını belirtti. Şüpheli şekilde hayatını kaybeden Vitaly Churkin, son 3 ayda ölen 5'inci Rus diplomat oldu. 5 Rus diplomat son üç ayda öldürüldü ya da henüz belirlenemeyen nedenlerle hayatını kaybetti. Hayatını kaybedenlerden ilk isim yüksek rütbeli diplomat Petr Polshikov oldu. 18 Aralık 2016 tarihinde silahlı saldırı sonucu hayatını kaybeden Polshikov'un cansız bedeni banyoda bulunmuştu. İkinci isim ise; 19 Aralık'ta Ankara'daki sanat galerisinde yaptığı konuşma sırasında arkasından vurularak öldürülen Andrey Karlov oldu. Rusya Federal Subayı Oleg Erovinkin ise 26 Aralık 2016 tarihinde Moskova'da arabasında ölü olarak bulundu. Dördüncü isim ise, yüksek rütbeli diplomat Andrey Melanin. Andrey Melanin, 9 Ocak 2017 tarihinde Atina kentindeki evinde ölü olarak bulundu.
Son isim ise Rus Büyükelçisi Vitaly Churkin, doğum gününden bir gün önce henüz açıklanmayan bir nedenle hayatını kaybetti.
Rusya'nın Birleşmiş Milletler Daimi Temsilcisi Vitaly Churkin, dün New York'taki ofisinde rahatsızlandıktan sonra aniden hayatını kaybetti. Açıklama yetkisi olmayan ABD'li bir yetkilinin, Rus Büyükelçinin kalp krizi sonucu hayatını kaybetmesine yönelik açıklamalarının aksine Rusya Federal Kolluk Kuvvetleri, Rus Büyükelçinin sağlığında olağandışı bir şey olmadığını belirtti. Şüpheli şekilde hayatını kaybeden Vitaly Churkin, son 3 ayda ölen 5'inci Rus diplomat oldu. 5 Rus diplomat son üç ayda öldürüldü ya da henüz belirlenemeyen nedenlerle hayatını kaybetti. Hayatını kaybedenlerden ilk isim yüksek rütbeli diplomat Petr Polshikov oldu. 18 Aralık 2016 tarihinde silahlı saldırı sonucu hayatını kaybeden Polshikov'un cansız bedeni banyoda bulunmuştu. İkinci isim ise; 19 Aralık'ta Ankara'daki sanat galerisinde yaptığı konuşma sırasında arkasından vurularak öldürülen Andrey Karlov oldu. Rusya Federal Subayı Oleg Erovinkin ise 26 Aralık 2016 tarihinde Moskova'da arabasında ölü olarak bulundu. Dördüncü isim ise, yüksek rütbeli diplomat Andrey Melanin. Andrey Melanin, 9 Ocak 2017 tarihinde Atina kentindeki evinde ölü olarak bulundu.
Son isim ise Rus Büyükelçisi Vitaly Churkin, doğum gününden bir gün önce henüz açıklanmayan bir nedenle hayatını kaybetti.
Etiketler:
DÜNYA,
SON DAKİKA
Yer:
İstanbul, Türkiye
Arap İşadamlarından Türkiye'ye Milyon Dolarlık Yatırım
Arap işadamı Muhammet Abdülhamit El Kattan ile Türkiye'deki yatırım ortağı Burçin Şahin, yapmayı planladıkları yatırımları görüşmek üzere Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi ve Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Yalçın Topçu ile bir araya geldi.
Kocaeli'de turizm ve gayrimenkul alanında maliyeti 70 milyon doları aşan önemli yatırımları bulunan Suudi iş adamı Muhammet Abdülhamit El Kattan ve yatırım ortağı Burçin Şahin, başta Suudi Arabistan, Katar ve Fas'lı yatırımcı grubuyla Türkiye'ye önemli yatırımlar yapmaya hazırlanıyor. Türkiye sevdası ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan güvencesi sebebiyle yatırımlarına özellikle 15 Temmuz darbe girişiminden sonra daha da ağırlık veren iş adamı El Kattan, yapmayı planladığı yatırımlarla ilgili Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Yalçın Topçu ve Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi ile bir araya geldi. Ekonomi Bakanı Zeybekçi tarafından özel olarak konuk edilen iş adamı El Kattan ve yatırım ortağı Burçin Şahin, Bakan Zeybekçi'den Türkiye Cumhuriyeti'nin teşvikli sektörleri ve projeleriyle ilgili de bilgiler aldı.
5 yıldır Türkiye'de ticari faaliyetler yürüttüklerini, Kocaeli'de özellikle turizm ve inşaat alanlarında yatırımlar yaptıklarını vurgulayan İş adamı El Kattan, Türkiye ile sadece ticari değil gönül bağlarının da olduğunu vurguladı. Türkiye sevdasından dolayı oğluna Türkiye anlamına gelen "Turki" ismini verdiğini ifade eden El Kattan, "İzmit'te yaklaşık 70 milyon dolarlık yatırımla ofisler ve konutlar inşa ettik. Yaptığımız işler sadece al-sat değil. Özellikle yarım kalan,atıl olan yatırımlara değer katarak, yenileyerek yeniden canlandırıyoruz. Bizim Türkiye'de daha da çok yapmak istediğimiz iş var. Hatta Türkiye'de son yatırımımızı 15 Temmuz darbe girişiminden hemen sonra yaptık. Çünkü Türkiye'ye ve bu ülkenin istikrarına çok inanıyoruz. Türkiye'ye çok güveniyoruz. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın dövizle ilgili çağrısından sonra milyonlarca dolar paramızı bozdurup TL'ye çevirdik. Kar yada zarar etmeyi düşünmeden yaptık biz bunu. Çünkü biz Türkiye'yi çok seviyoruz. Oğlumun adını Turki koydum. Biz, güzel yüzlü çocuklara Turki ismini veririz" dedi.
"Türkiye'ye yatırım yapın. Asla zarar etmezsiniz"
El Kattan başta olmak üzere özellikle Müslüman coğrafyasına, "Türkiye'ye yatırım yapın. Asla zarar etmezsiniz" tavsiyesinde bulunan Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi, "kardeş" yatırımlara daha çok ihtiyaç duyulduğunu söyledi. Bakan Zeybekçi, "Avrupa dahil bu coğrafyaya baktığımızda geleceği olan, yatırımcıya kazandıracak olan tek ülke Türkiye'dir. Geleceğin en heyecan veren ve en karlı ülkesi Türkiye. Biz son 15 yıl içinde her şeyi 3'e katladık. Önümüzdeki 15 yıl içinde bir daha katlayacağız. Ama Avrupa'da bu böyle olmayacak. Onlar önümüzdeki 20 yıl boyunca yaşlanmaya devam edecek. Eksi faiz, enflasyon 0 seviyesinde ama tüketim artmıyor. Çünkü tüketecek adamı yok. Avrupa Euro'yu bilerek aşağıda, değersiz tutuyor. İhracatı artsın diye. Finans politikalarıyla bir şeyler yapmaya çalışıyorlar ama yapamazlar" diye konuştu.
"Petrokimya sektöründe 28 milyar dolar civarında cari açığımız var. Bunu kapatmak için çalışıyoruz"
Arap işadamı El Kattan ve Türk ortağı Burçin Şahin'e özellikle; enerji teknolojileri, savunma teknolojileri, petrokimya, ilaç ve sağlık teknolojileri alanlarında yatırım yapmalarını öneren Bakan Zeybekçi, bu alanlarda yatırımcının önünü açmak için kurulan Yatırım Bazlı Teşvik Sistemi'yle de yatırımcılara çok özel imkanlar tanıdıklarını ifade etti. Bakan Zeybekçi, "Türkiye'nin 12 yılda elektrik tüketimi bir kattan fazla, yani yüzde 110 arttı. 78 bin KiloWatt'a yükseldi. Önümüzdeki 10 yılda bu rakamın 2 katına çıkacağını öngörüyoruz. Sadece enerji alanında 250 milyar dolar civarında yatırım gerçekleşti. Bunun 60 milyar doları yenilenebilir enerji alanında oldu. Sizlere önerebileceğim alanlar ilk önce tabiî ki enerji dağıtım ve enerji üretim sektörleri. Petrokimya sektöründe 28 milyar dolar civarında cari açığımız var. Bunu kapatmak için çalışıyoruz. Bizim en büyük ortaklık yapabileceğimiz alan petrokimya ve bu alanda da başta Suudi Arabistan olmak üzere Müslüman kardeşlerimiz geliyor" şeklinde konuştu.
Bakan Zeybekçi, Türkiye'nin tüm kurumlarının yatırım ve yatırımcı dostu politikalar izlediğini vurgulayarak, Ekonomi Bakanlığı'nın da kendilerinin yanında olduğunu ifade etti. Ekonomi Bakanlığı başta olmak üzere Türkiye'nin tüm kurum ve kuruluşlarının yabancı yatırımcıya yardımcı olmak üzere titizlikle çalıştığını ifade eden Bakan Zeybekçi, "Türkiye ilginize ve sevginize teşekkür ediyorum. Kardeş yatırımcılarımıza çok güveniyoruz. Sizlerden ülkemize büyük yatırımlar bekliyoruz" dedi.
Ziyarette El Kattan'ın yatırım ortağı Burçin Şahin Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi'ye bugüne kadar gerçekleştirdikleri projeleri ve halen devam etmekte olan yatırımların sunumunu yaptı.
Kocaeli'de turizm ve gayrimenkul alanında maliyeti 70 milyon doları aşan önemli yatırımları bulunan Suudi iş adamı Muhammet Abdülhamit El Kattan ve yatırım ortağı Burçin Şahin, başta Suudi Arabistan, Katar ve Fas'lı yatırımcı grubuyla Türkiye'ye önemli yatırımlar yapmaya hazırlanıyor. Türkiye sevdası ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan güvencesi sebebiyle yatırımlarına özellikle 15 Temmuz darbe girişiminden sonra daha da ağırlık veren iş adamı El Kattan, yapmayı planladığı yatırımlarla ilgili Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Yalçın Topçu ve Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi ile bir araya geldi. Ekonomi Bakanı Zeybekçi tarafından özel olarak konuk edilen iş adamı El Kattan ve yatırım ortağı Burçin Şahin, Bakan Zeybekçi'den Türkiye Cumhuriyeti'nin teşvikli sektörleri ve projeleriyle ilgili de bilgiler aldı.
5 yıldır Türkiye'de ticari faaliyetler yürüttüklerini, Kocaeli'de özellikle turizm ve inşaat alanlarında yatırımlar yaptıklarını vurgulayan İş adamı El Kattan, Türkiye ile sadece ticari değil gönül bağlarının da olduğunu vurguladı. Türkiye sevdasından dolayı oğluna Türkiye anlamına gelen "Turki" ismini verdiğini ifade eden El Kattan, "İzmit'te yaklaşık 70 milyon dolarlık yatırımla ofisler ve konutlar inşa ettik. Yaptığımız işler sadece al-sat değil. Özellikle yarım kalan,atıl olan yatırımlara değer katarak, yenileyerek yeniden canlandırıyoruz. Bizim Türkiye'de daha da çok yapmak istediğimiz iş var. Hatta Türkiye'de son yatırımımızı 15 Temmuz darbe girişiminden hemen sonra yaptık. Çünkü Türkiye'ye ve bu ülkenin istikrarına çok inanıyoruz. Türkiye'ye çok güveniyoruz. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın dövizle ilgili çağrısından sonra milyonlarca dolar paramızı bozdurup TL'ye çevirdik. Kar yada zarar etmeyi düşünmeden yaptık biz bunu. Çünkü biz Türkiye'yi çok seviyoruz. Oğlumun adını Turki koydum. Biz, güzel yüzlü çocuklara Turki ismini veririz" dedi.
"Türkiye'ye yatırım yapın. Asla zarar etmezsiniz"
El Kattan başta olmak üzere özellikle Müslüman coğrafyasına, "Türkiye'ye yatırım yapın. Asla zarar etmezsiniz" tavsiyesinde bulunan Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi, "kardeş" yatırımlara daha çok ihtiyaç duyulduğunu söyledi. Bakan Zeybekçi, "Avrupa dahil bu coğrafyaya baktığımızda geleceği olan, yatırımcıya kazandıracak olan tek ülke Türkiye'dir. Geleceğin en heyecan veren ve en karlı ülkesi Türkiye. Biz son 15 yıl içinde her şeyi 3'e katladık. Önümüzdeki 15 yıl içinde bir daha katlayacağız. Ama Avrupa'da bu böyle olmayacak. Onlar önümüzdeki 20 yıl boyunca yaşlanmaya devam edecek. Eksi faiz, enflasyon 0 seviyesinde ama tüketim artmıyor. Çünkü tüketecek adamı yok. Avrupa Euro'yu bilerek aşağıda, değersiz tutuyor. İhracatı artsın diye. Finans politikalarıyla bir şeyler yapmaya çalışıyorlar ama yapamazlar" diye konuştu.
"Petrokimya sektöründe 28 milyar dolar civarında cari açığımız var. Bunu kapatmak için çalışıyoruz"
Arap işadamı El Kattan ve Türk ortağı Burçin Şahin'e özellikle; enerji teknolojileri, savunma teknolojileri, petrokimya, ilaç ve sağlık teknolojileri alanlarında yatırım yapmalarını öneren Bakan Zeybekçi, bu alanlarda yatırımcının önünü açmak için kurulan Yatırım Bazlı Teşvik Sistemi'yle de yatırımcılara çok özel imkanlar tanıdıklarını ifade etti. Bakan Zeybekçi, "Türkiye'nin 12 yılda elektrik tüketimi bir kattan fazla, yani yüzde 110 arttı. 78 bin KiloWatt'a yükseldi. Önümüzdeki 10 yılda bu rakamın 2 katına çıkacağını öngörüyoruz. Sadece enerji alanında 250 milyar dolar civarında yatırım gerçekleşti. Bunun 60 milyar doları yenilenebilir enerji alanında oldu. Sizlere önerebileceğim alanlar ilk önce tabiî ki enerji dağıtım ve enerji üretim sektörleri. Petrokimya sektöründe 28 milyar dolar civarında cari açığımız var. Bunu kapatmak için çalışıyoruz. Bizim en büyük ortaklık yapabileceğimiz alan petrokimya ve bu alanda da başta Suudi Arabistan olmak üzere Müslüman kardeşlerimiz geliyor" şeklinde konuştu.
Bakan Zeybekçi, Türkiye'nin tüm kurumlarının yatırım ve yatırımcı dostu politikalar izlediğini vurgulayarak, Ekonomi Bakanlığı'nın da kendilerinin yanında olduğunu ifade etti. Ekonomi Bakanlığı başta olmak üzere Türkiye'nin tüm kurum ve kuruluşlarının yabancı yatırımcıya yardımcı olmak üzere titizlikle çalıştığını ifade eden Bakan Zeybekçi, "Türkiye ilginize ve sevginize teşekkür ediyorum. Kardeş yatırımcılarımıza çok güveniyoruz. Sizlerden ülkemize büyük yatırımlar bekliyoruz" dedi.
Ziyarette El Kattan'ın yatırım ortağı Burçin Şahin Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi'ye bugüne kadar gerçekleştirdikleri projeleri ve halen devam etmekte olan yatırımların sunumunu yaptı.
Etiketler:
EKONOMİ,
SON DAKİKA
Yer:
İstanbul, Türkiye
Milletin Vekiliysen Bu Fiyatlara Karnın Aç Gezemezsin
"Türkiye Büyük Millet Meclisi Lokantası, 'TBMM Yemekhanesi veya Meclis Restaurantı, TBMM binası içinde bulunan ve topluma açık bir yemekhanedir. Kuruluş amacı "milletvekillerinin huzurlu, güvenli ve sağlıklı bir şekilde karınlarını doyurabilmesi" olarak özetlenebilir. Ancak bunun yanında halka da arz edilmiştir. Ücret karşılığı her vatandaş lokantadan istifade edebilir. Ankara'nın ve Türkiye'nin en seçkin lokantasıdır." Diyor Wikipedi Meclis Lokantası için. Fakat bu seçkinlik acaba nerden geliyor. En iyi aşçılardan mı yoksa fiyatlardan mı?
Evet, asgari ücreti görüşen ve 17,000 TL maaş alan vekillerimizin neden 1600 TL ile çok rahat geçinilebilir dediklerini belki bu yazıyla anlarsınız.
Peki, Milletvekillerinin yakındığı meclis lokantası mönüsünü gördünüz mü? Fiyatlarla dışardaki en ucuz restorant dahi yarışamaz...
Meclis'te sadece Milletvekillerine hizmet veren restorantta fiyatlar inanılmaz ucuz. Bir kase çorba 1 lira, şiş kebap sadece 5 lira...
EN PAHALISI 6 LİRA
Dışarda orta halli bir restorantta 20 liradan aşağı yiyemeyeceğiniz Kuzu Şiş meclis lokantasında 6 liraya satılıyor. Tavuk şiş 4 lira, Izgara köfte 5 lira, Pideli saç kavurma 5 lira, tavuk döner pilavlı 4 liradan milletvekillerine sunuluyor.
BİR YEMEK NE KADARA ÇIKIYOR?
Çorbasından tatlısına kadar bir milletvekili bu mönüyle karnını hayli ucuza doyurabilir. 1 liralık çorbaya 5 liralık bir ana yemek ekleyip 2 liralık bir de künefe söylediğinizde dört başı mağrur bir sofradan 8 liraya kalkabiliyorsunuz.
Hazır söz açılmışken belirtelim Asgari ücretlinin karnının doyacağı tek lokanta galiba Meclis Lokantası...
Evet, asgari ücreti görüşen ve 17,000 TL maaş alan vekillerimizin neden 1600 TL ile çok rahat geçinilebilir dediklerini belki bu yazıyla anlarsınız.
Peki, Milletvekillerinin yakındığı meclis lokantası mönüsünü gördünüz mü? Fiyatlarla dışardaki en ucuz restorant dahi yarışamaz...
Meclis'te sadece Milletvekillerine hizmet veren restorantta fiyatlar inanılmaz ucuz. Bir kase çorba 1 lira, şiş kebap sadece 5 lira...
EN PAHALISI 6 LİRA
Dışarda orta halli bir restorantta 20 liradan aşağı yiyemeyeceğiniz Kuzu Şiş meclis lokantasında 6 liraya satılıyor. Tavuk şiş 4 lira, Izgara köfte 5 lira, Pideli saç kavurma 5 lira, tavuk döner pilavlı 4 liradan milletvekillerine sunuluyor.
BİR YEMEK NE KADARA ÇIKIYOR?
Çorbasından tatlısına kadar bir milletvekili bu mönüyle karnını hayli ucuza doyurabilir. 1 liralık çorbaya 5 liralık bir ana yemek ekleyip 2 liralık bir de künefe söylediğinizde dört başı mağrur bir sofradan 8 liraya kalkabiliyorsunuz.
Hazır söz açılmışken belirtelim Asgari ücretlinin karnının doyacağı tek lokanta galiba Meclis Lokantası...
Etiketler:
SİYASET,
SON DAKİKA
Yer:
İstanbul, Türkiye
Facebook'tan Yuva Yıkacak Uygulama Geliyor
Etiketler:
DÜNYA,
SON DAKİKA
Yer:
İstanbul, Türkiye
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
En Çok Okunanlar
-
DENEME
-
VARLIK FONU NEDİR? Buna göre, Başbakanlığa bağlı, ana faaliyet konusu fonların kurulması ve yönetimi olan, sermaye piyasalarında araç çeşi...
-
Hayatınızın en iyi seksini nasıl yaparsınız İlişkiniz boyunca sürecek mükemmel bir seks hayatını kim istemez ki? Partnerinizle uyumlu ...
-
Dün sabahın ilk saatlerinden itibaren başlayan kar yağışı yollarda buzlanmaya yol açıyor. Bu günlerde kaldırımlar ve üst geçitlerde...
-
İsrail, Gazze Şeridi'ni karadan ve havadan vurduğunu açıkladı. İsrail ordu sözcülüğü, "Orduya ait tanklar, Gazze Şeridi'nin k...
-
Otomotiv sektörü, ÖTV ve KDV indirimlerinin 3 ay daha uzatılması yönündeki kararla yıla olumlu bir başlangıç yaptı. 2018 yılını sektörün 6...
-
Milyonlarca kişinin heyecanla beklediği gün geldi, çattı. Komisyon net rakamı belirlemek için bugün son kez toplandı. Türkiye'nin gözü...
-
Valilik tarafından yapılan açıklamada, "İl Jandarma Komutanlığı görevlilerimizce bölücü terör örgütü faaliyetlerinin deşifre edilmesi...
-
20 yıllık bir çalışan, işverenine ihtarname çekerken usulüne uygun davranmadığı ve alacaklarını tek tek yazmadığı için tazminat hakkını ka...
-
686 Sayılı Olağanüstü Hal (OHAL) Kapsamında Bazı Tedbirler Alınması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname Resmi Gazetede yayımlandı. Resmi Gaz...